
“En çok geceleri seviyorum. Çünkü geceleri çok güzel rüyalar görüyorum. Rüyamda yürüyebiliyorum, geziyorum, futbol oynuyorum, masa tenisi oynuyorum. Bazen evlendiğimi görüyorum, çocuklarım oluyor. Gündüz olmasını hiç istemiyorum.”
Bu sözleri söyleyen arkadaşımız silikozis hastalığına yakalanmış bir kot taşlama işçisi. Bu konuşmalar onunla ölüm döşeğinde yapılan son konuşmalar. Derneğimiz UİD-DER’in hazırladığı “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım” seminerinde sunulan görüntülerdi bunlar. O arkadaşlar artık yok, hepsi öldü. Gerçekten etkileyici bir sunumdu. İnanıyorum ki hepimiz bu görüntüleri izlerken canımızdan bir parça koptuğunu hissettik. Bu kadar kolay mı bizim hayatımızı yok etmeleri? Bizim hayatımız bu kadar ucuz mu? Biz hayallerimizi ölüm döşeğinde mi göreceğiz? Patronlar kârlarına kâr katacak diye işçi kardeşlerimiz ölüme gönderiliyor. Gözünü para bürümüş patronlar için, işçinin hayatının bir kıymeti yok. Geride gözü yaşlı sevdikleri kalmış onların umurunda değil. Biri gider biri gelir diyorlar. Çünkü onlar, biz işçilerin birlik olmadığını bizden daha iyi biliyorlar. Örgütsüz işçi, arkadaşına sahip çıkmıyor. Biz işçiler örgütsüz olduğumuz sürece onlar, bizim canımızdan can almaya devam edecekler. Eğer bu iş cinayetlerinin durmasını istiyorsak birlik olmalıyız. Bir tek işçi arkadaşımızın burnunun dahi kanamasına izin vermemeliyiz. Bu nedenle UİD-DER olarak başlattığımız “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım” kampanyamıza sizlerin de destek vermenizi istiyoruz.
Sakın susma arkadaş, bu can bizim canımız.
Patronlara dökecek yok bir damla kanımız!