
Merhaba dostlar, çalıştığım yer bir metal fabrikası ve fabrikada zımba teli ve ofis araçları üretimi yapılıyor. Elli yıldır kurulu olan bu fabrikanın koşullarından bahsedeceğim. Çalıştığım bölümde zımba teli üretiliyor. Size zımba telinin ilk demir parçasından tel haline gelmesi sürecini anlatacağım. İlk önce çubuk halinde gelen demir parçası sonra tele dönüşüyor ve ardından tellere kimyasal maddelerle kaplama yapılıyor. Tel halinden zımba haline gelmesi ise çalıştığım bölümde gerçekleşiyor. Üretimi bu şekilde ayrıntılı anlatmamın sebebi işyerinde hastalıkların nasıl oluştuğunu ortaya koymak içindir. Öncelikle demir çubuk tel haline gelirken, o bölümü ve duvarları metal tozları kaplıyor. Bu durum üzerine bölümde çalışan bir işçi arkadaşla sohbet ettik. İşçi arkadaş da “ben bu bölümde yedi yıl çalıştım, bu sorunlar yüzünden psikolojik tedavi görmeye başladım ve bir yıl boyunca hastaneye gidip geldim, sonunda başka bölüme verdiler” dedi.
Diğer bölüme “sulu tel çekme” bölümü deniyor, orada teller sarı veya beyaza kaplanıyor. Bu bölümde renk kaplama yüzünden öyle bir koku oluşuyor ki insanın başı dönmeye başlıyor. Kimyasal madde olarak da asit kullanılıyor. O bölümde çalışan işçi fazla olmuyor, onlar da üç ya da beş ay çalışıp gidiyorlar.
Bizim çalıştığımız bölüme gelince, orada da teller birleştirilip zımba teli haline getiriliyor. Bizim bölüm de ağır bir bölüm, ağır bir koku bırakan vernik tellerin birbirine yapışması için kullanılıyor. Yerin iki kat altında çalışıyorum, yeterli havalandırma olmadığı için kokular ve demirin tozu direkt ciğerlerimize gidiyor. Var olan havalandırmanın kendine hayrı yok. Bu bölümde birlikte çalıştığım bir arkadaş geçen gün hastaneye gitmişti ve astım teşhisi koymuşlar. Doktor sorunun tozlu ve kokulu fabrika ortamından değil sigaradan olduğunu söylemiş! Bu işçi arkadaş fabrikaya girdiğinde böyle bir sorunu yoktu, ne zamanki demir tozu ve vernik kokusuyla tanıştı ciğerleri de kötüleşti. Diğer bir arkadaş da metalleri parlatmakla sorumlu bir bölümde çalışıyor ve buraya nikelaj bölümü deniyor. Burada da kimyasal maddeler kullanılıyor. Bu yüzden hastaneye giden arkadaşa cilt kanseri teşhisi koymuşlar. Bu arkadaş işten çıkmış ve aylarca işsiz dolaşmış, iş bulamayınca yine aynı fabrikada bu sefer başka bölüme verilmiş.
Görüldüğü gibi işyerimizde meslek hastalıklarına karşı hiçbir iş güvenliği önlemi alınmıyor. Denetlemeye gelenler de işlerini yapacaklarına adeta bizle dalga geçiyorlar. Geçenlerde fabrikayı denetlemeye geldiler, denetleme yapan memurlardan biri “bu işyerinde nasıl çalışılır” dedi ve gitti. Peki onun görevi bu işyerinde gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmamasının hesabını sormak değil miydi? Bizler çalıştığımız fabrikalarda birlikte mücadele vermediğimiz sürece meslek hatalığı ve iş kazalarının kurbanı olmaktan kurtulamayız. Meslek hastalıklarının ve iş kazalarının önüne geçilmesi için her türlü önlemin alınmasını istiyoruz. Bu vesileyle tüm işçi kardeşlerimi derneğimiz UİD-DER’in iş kazalarına ve iş cinayetlerine karşı durmak için başlattığı kampanyaya destek olmaya, güç katmaya davet ediyorum