
Biz Kıraç bölgesinde çeşitli fabrikalarda çalışan işçileriz. Son dönemlerde AKP’nin okullarda çıkarmış olduğu tek tip kıyafetle ilgili düzenleme üzerine sizlerle düşüncemizi paylaşmak istiyoruz. Bilinçli işçiler olarak bizler meseleye ne AKP’nin ne de CHP’nin penceresinden bakmalıyız. CHP bir yandan “şeriat geliyor, laiklik gidiyor” yaygarasını koparıyor, öte yandan sınıfsal farklılıkların üzerinin üniformayla örtülmesi gerektiğini savunuyor. AKP ise 4+4+4 ile birlikte çocukları küçük yaşta itaatkâr, sorgulamayan gençler haline getirmenin yolunu döşemekte. Dolayısıyla hükümetin geçirdiği yasalar emekçileri düşündüğü için değil.
Tektip kıyafetin kaldırılmasının işçi ailelerini belli ölçüde huzursuz ettiği ortada. “Çocuklarımıza istediği elbiseyi alamayacağız, çocuklar arasında rekabet olacak, iyi giyinenin yanında çocuklarımız ezilecek, zaten üç kuruş paraya çalışıyoruz” diye düşündüler. Bu tepkiler sonucunda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ailelere şöyle bir cevap verdi: “Zaten zenginin çocuğuyla fakirin çocuğu aynı okula gitmiyor.” Aslında devletin bakanı işçilere “herkes sınıfını bilsin” demeye getiriyor. Gerçek de bu ve işçilerin bunu anlaması gerekiyor. İşçilerin çocukları zengin okullarını, kolejlerini ancak rüyalarında görebiliyorlar. İşçi çocuklarının farkını üniforma kapatmaya yetiyor muydu da, kılık kıyafet serbest olunca fakirliğimiz ortaya çıktı?
Örgütsüz ve dağınık olduğumuz için bizlere şunu diyorlar: Paranız varsa okutun çocuklarınızı, paranız yoksa verin fabrikalara çalışsın. İşçilere kölelik düzenini dayatan bu sistem eğitimi de çocuklara çok görüyor. Bu hükümet yasalarını çok rahat hayata geçiriyor. Çünkü karşısında örgütlü bir işçi sınıfı yok. Ama biz inanıyoruz ki, bu düzen böyle gitmeyecek, işçi sınıfı örgütlenerek bu gerici eğitim sistemine son verecek.