
Ben plastik sektöründe çalışan Petrol-İş üyesi bir işçiyim. İşsizlik ödeneğiyle ilgili başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. İş-Kur’dan bana zarf içinde 1027 TL borcumun olduğunu gösteren bir kâğıt geldi.
Borcumun nereden kaynaklandığına bir bakalım. 2005 senesinde Şişecam’da çalışırken haksız yere işten atılmıştım. Şişecam’a işe iade davası açıp hakkımın sonuna kadar takipçisi oldum ve davayı kazandım. İşveren temyize gitti. Tabii tahmin edeceğiniz üzere süre uzadı da uzadı. Ben de işsizlik ödeneğine başvurdum ve bana bir maaş bağlandı. O dönem “devlet baba biz işçileri ele güne muhtaç etmemek için üç kuruş da olsa bir maaş veriyor” diye düşünmedim de değil hani. İki sene süren işe iade davasının temyizi de benim lehime sonuçlandı. İşveren işe iadeyi kabul etmedi ve yasal yükümlülüklerini yerine getirerek tazminat ödedi.
Bugüne gelelim. Yıl 2013, Ocak ayı. İş-Kur’dan bana gelen kâğıtla beraber İş-Kur’a gittim. Bu çıkarılan borcun ne olduğunu sordum. İş-Kur’da çalışan işçi bir klasör çıkardı ve ismimi buldu. İşe iade davasını kazandığımı ve dört aylık geriye dönük sigorta primimin yattığını, bundan kaynaklı olarak o dönemde aldığım işsizlik ödeneğinin kurum tarafından geri istendiğini söyledi. “Bu ne demek oluyor?” diye sordum. “Ben o dönem işsizdim ve bu ödeneği hak etmiştim. Yıllar sonra bana bu kadar para vereceksin diyorsunuz” dedim. İş-Kur’da çalışan işçi de “yasa böyle, benim yapabileceğim bir durum yok, bu klasörde binlerce işçi var senin durumunda olan” dedi.
Sonrasında araştırdım. Evet, bu madde işsizlik ödeneğinin taslağında bulunuyor. Ama uygulamaya 2010 yılında başlamışlar. İşsizlik ödeneğinin başladığı tarihten itibaren benim durumumda olanları çıkarıp hesaplıyorlarmış. Yani işe iade davası açıp kazanan, geriye dönük primleri yatan, işsizlik ödeneğinden yararlanan ve ödenek bitmeden bir işe giren işçilerdenseniz, yarın da sizin kapınız çalınabilir.
Bu uygulamayı neden 2010 yılında başlattılar diye düşündüm ve şu sonuca vardım. İşe iade davaları çoğalmaya başlayınca, devlet de “siz misiniz patronları dava eden” diyerek, bu geriye dönük işsizlik ödeneğini alma uygulamasını devreye soktu. İşsizlik Fonunda biriken milyarları patronlara peşkeş çekenler, işçinin zor durumda kaldığında aldığı üç kuruşu nasıl geri alırımın derdindeler.
O dönemde aklımdan geçen “devlet baba biz işçileri ele güne muhtaç etmemek için üç kuruş da olsa bir maaş veriyor” düşüncesinin bugünkü versiyonu şu olsa gerek: Devlet baba, biz işçilere yüklediği bu faturayla, “sakın işyerlerinde haksızlıklara karşı sesinizi çıkarmayın, her şeye katlanın, ayrıca borcun var, nereye gitsen seni bulurum” diyor.