İşçi arkadaşlarımızın genelde örgüt, örgütlenmek gibi sözcükleri ya da bazı siyasi terimleri duyduğunda uzaklaştığını görürüz. Bizler de belli bazı şeyleri kavramaya başlamadan önce aynı durumdaydık. Hayatta tek bir amacımız vardı: kiradan kurtulup başımızı sokacağımız bir ev almak. Sanki o zaman yeryüzündeki tüm sorunlar çözülüyor!
Biz milyonlar böyle düşünürken, bir avuç sömürücü sınıf, evi boş verin yat, helikopter, uçak almak için daha fazla işçiyi sömürüyor. Onların zaten konut, barınma gibi sorunları yok; villalarda, köşklerde yaşıyorlar. Bizim alın terimizle. Peki, hayatın her yerine onların burjuva siyaseti sızmışken, tüm düzeni, medyayı, giyeceklerimizi, yiyeceklerimizi, tutacağımız takımı, oy vereceğimiz partiyi, izleyeceğimiz diziyi, ne yapacağımızı, ne düşüneceğimizi en ince ayrıntısına kadar düşünüp bize dayatırlarken, bizler bilinçsiz bir şekilde onların siyasetini gütmüş olmuyor muyuz? Üstelik onlar işçi sınıfından daha örgütlü. O zaman işçiler örgüt ya da siyaset denilince ilgilenmediklerini düşünseler de, meselâ sadece dizi ve futbol takımlarıyla ilgileniyor görünseler de, aslında burjuva siyasetini güdüyorlar. Çocuklarımızı ve kendimizi düşünüyorsak eğer, dünyadaki tüm sömürüyü kaldırmak için örgütlenmeli ve kendi siyasetimizi yapmalıyız.