
“İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım” imza kampanyamızı fabrika önlerinde ve kentimizin merkezlerinde olduğu gibi işçi evlerini ziyaret ederek de sürdürüyoruz. Bir işçi arkadaşımızın evinde bir haftasonu iş çıkışında biraraya geldik. Derneğimizi, faaliyetlerimizi anlamak isteyen bir üniversiteli öğrenci kardeşimiz de bizlere katılmıştı. Aynı evi paylaştığı üniversiteden arkadaşıyla yaptığı sohbet onu aramıza getirmişti. Biz işçilere de sorarak öğrenmek istiyordu: “UİD-DER işçiler için faaliyetlerini sürdürüyor. Anlamlı ve güzel işler de yapıyor. Bunu ev arkadaşımdan da duyuyorum, görüyorum. Ama benim ev arkadaşım da benim gibi bir üniversiteli. UİD-DER üniversiteler ve öğrenciler için ne yapıyor? Burayı anlamakta zorlanıyorum. UİD-DER’li ev arkadaşıma soruyorum. Bir şeyler anlatıyor ama ben ikna olamıyorum.”
Biz dilimiz döndüğünce genç kardeşimize bir şeyler anlatmaya çalışırken, evlere temizliğe giden bir işçi arkadaşımızın ilkokul dördüncü sınıfına giden oğlu da yaptığımız bu sohbetleri can kulağı ile dinliyordu. Bugüne kadar UİD-DER’in yaptığı tüm işçi öz-eğitim etkinliklerine en önde dinleyici olarak katılan, işçi türkülerimizin hepsini ezbere bilen bu küçük UİD-DER’li, sohbetimizin bir yerinde ayağa kalktı. Bizi anlamakta zorlanan üniversiteli kardeşimize kendinden emin bir sesle şöyle dedi: “Abi, UİD-DER kapitalizme karşı yani patronlara karşı mücadele ediyor. Okulun bittiğinde sen de işçi olacaksın. Eeee o zaman ne oluyor? UİD-DER senin için de uğraşmış oluyor değil mi?” Bunun üzerine üniversiteli genç kardeşimiz “valla ne yalan söyleyeyim, üç aydır ev arkadaşım bunu bana bu kadar etkili anlatamadı” deyip cevabını aldığını söyledi.
UİD-DER’in faaliyetlerine tanık olarak büyüyen işçi çocukları da “tuhaf” konuşuyor. Bu da hepimizin umudunu daha da büyütüyor.