
Son dönemde Fransa’da, özellikle de otomotiv sektöründe, işçi mücadelelerinde bir yükseliş yaşanıyor. Bunlar arasında Paris yakınlarındaki Aulnay bölgesindeki Peugeot Citroen’in (PSA) kararlı işçilerinin mücadelesi özellikle dikkat çekiyor. Onların mücadelesi hem Fransa’daki hem de tüm dünyadaki sınıf kardeşlerine örnek oluyor.
PSA Aulnay işçileri 2014 yılında fabrikalarının kapatılacağının duyurulmasının ardından sendikayla birlikte patrona karşı mücadele istekliliklerini ortaya koydular. Ancak üye oldukları sendikalar, işçilerin mücadelesini yalnızca yasal sınırlara hapsederek önlerinde bir engel haline geldiler. Bu nedenle taleplerini duyurmak ve gerçekleştirmek için 500 işçi 16 Ocakta üretimi durdurarak süresiz grev başlattı.
PSA Aulnay işçilerinin grevi 9 haftayı geride bıraktı. Grevin yürütülmesi esnasında karşılaştıkları sorunların çözülmesi konusunda birbirlerinden güç alan işçiler birçok engeli aşmayı başardılar, başarıyorlar. Mücadelede kararlı olduklarını gösteren işçilerin azmi ve çabası diğer işçilerin de onların eylemlerine katılmasını ve destek olmasını sağlıyor. Örneğin greve katılmayan işçiler de işçilerin çeşitli eylemlerine katılarak destek veriyorlar.
Böylesine güçlü bir grevi yürütebilmenin temel dayanaklarından birisi de elbette maddi olanakların sağlanmasıdır. Grev boyunca maaş alamayan işçiler aç kalmamak ve geçimlerini sağlayabilmek için maddi dayanışmayı bizzat kendileri örgütlüyorlar. Bunun için diğer fabrikalara gidiyor, bulundukları bölgedeki emekçi halka sesleniyorlar. İşçilerin yoğun olduğu mekânlarda mücadelelerini anlatan broşürler dağıtıp, işçi emekçi kardeşlerinden yardım talep ediyorlar. Örneğin Saint-Lazare tren istasyonundaki bildiri dağıtımı sırasında işe giden işçiler, özellikle kadın işçiler, grevci işçilerle dayanışmada büyük bir duyarlılık sergilediler. İşçilere destek olmak amacıyla şu ana kadar 300 bin avro toplanmış durumda. Bu örnek diğer taraftan Fransa’daki işçiler arasındaki genel havayı göstermesi açısından da anlamlıdır.Aulnay işçilerinin onurlu mücadelesi, diğer işçilerin moralini ve mücadele azmini yükseltmesi nedeniyle Fransız patronlarının huzurunu kaçırıyor. Patronlar, Aulnay işçilerinin mücadelesinin başta otomotiv fabrikaları olmak üzere diğer fabrika ve sektörlere yayılmasından da endişe ediyorlar. Bu grevin diğer sektörlere yayılması özellikle önemli. Çünkü fabrika zaten kapatılacağı için bu grev işverenler açısından büyük bir darbe anlamına gelmemekte. Ama grevin bu fabrikayla sınırlı kalmaması ve yayılması patronlar için önemli bir darbe anlamını taşıyor. İşte patronların asıl derdi grevi mümkün olduğu kadar izole etmektir. Tam da bu nedenle bu grev sürecinin sürüncemede kalması ve pörsümesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bunun bilincinde olan Aulnay işçileri de mücadelelerini fabrikanın dışına taşımak ve yaymak için çeşitli etkinlikler ve örgütlenmeler gerçekleştiriyorlar.
31 Ocakta Renault-Flins’de yaşananlar bunu ortaya koyuyor. Kapıları kilitleyen, güvenlik görevlilerine nöbet tutturan fabrika müdürleri, PSA Aulnay işçilerinin Renault’da iş durduran sınıf kardeşleriyle buluşmalarını engelleyemediler. 250 kararlı PSA işçisi çok daha güçlüydü. Coşkulu PSA ve Renault işçilerinin biraraya geldiği ve kardeşleştiği dakikalar hem onların hem de televizyon haberlerinde onları izleyen milyonların yüreğini ısıttı.
İşçilerin bir araya gelmesi diğer patronların da keyfini kaçırıyor ve onları işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda bırakıyor. Örneğin PSA Poissy’deki fabrika için koltuk üretimi yapan Lear fabrikasındaki işçiler de greve çıkmışlardı. Lear işçilerinin grevi başarıyla sonuçlandı. Bunda 250 Aulnay işçisinin 20 Şubatta Lear işçilerine gerçekleştirdikleri ziyaretin büyük payı var. Lear’deki grev, Poissy fabrikasındaki üretimi de durdurmuştu. İşçilerin kararlı mücadelesinin karşısında Lear yönetimi işçileri işe geri almayı, grevde geçen sürenin ücretini ödemeyi, işçilere uyguladığı yaptırımları geri çekmeyi ve kıdem tazminatı ödeneğinde minimum 75 bin avro alt sınırının konulması konusunu görüşmeyi kabul etti.
Aulnay işçileri desteklerini yalnızca otomotiv sektöründeki işçilere değil diğer sektörlerdeki işçilere de sunuyorlar. Hem kendilerinin geri adım atmayacağını, hem de patronların işyeri kapatma veya işten atma tehdidiyle karşı karşıya kalan işçilere destek sunmaktan geri durmayacaklarını gösteriyorlar. Örneğin 4 posta işçisi grevleri sırasındaki eylemleri nedeniyle tutuklanmıştı. Posta işçilerine destek vermek için Aulnay işçilerinden bir grup 28 Şubattaki duruşmalarına katıldılar. Charles-de-Gaulle Havaalanındaki grevci Air France işçilerine 7 Martta dayanışma ziyareti örgütlediler. 500’den fazla işçinin katıldığı coşkulu buluşmada işçiler birbirlerini heyecanla kucakladılar ve “Air France, PSA, aynı kavga”, “İşçilerin gücü: grev eylemi” gibi sloganları hep birlikte coşkuyla yükselttiler.
Fransa’da grevlerin ve mücadelelerin yükselmesinin bir nedeni de yeni geçirilen esneklik yasasıdır. Bu yasayla patronlara işçilerin ücretlerini düşürme, çalışma saatlerini değiştirerek esnekleştirme, toplu işten çıkarma gibi kolaylıklar getiriliyor. Aynı zamanda patron işçiyi kendine ait başka işyerlerine, fabrikalara da gönderebilecek. Diğer taraftan da işçilerin itiraz hakkı ellerinden alınıyor. Özetle kuralsızlık ve hak tanımazlık yasal hale getiriliyor. İşin en acı tarafı da bu yasayı işveren örgütleri hazırladı, işçi sendikalarının büyük bir çoğunluğu da altına imza attı. Fransa’da yasaya karşı 5 Martta 200 bin işçinin katıldığı mitinge Aulnay işçileri de Fransız Havayolları kargo işçileriyle birlikte hazırlanarak katıldılar.
Eylemlerini çeşitlendirerek mücadeleyi sürdüren Aulnay işçileri 8 Martta güçlü bir patron örgütü olan Metal Sanayicileri Derneği’ne gerçekleştirdikleri sürpriz bir “ziyaret” eylemiyle patronların “rahatını” yine kaçırdılar. Bu dernekte patronlar, gizlilik içerisinde birbirleriyle “centilmenlik ve rekabet” anlaşmaları imzalarken diğer taraftan da işçilere karşı esneklik yasası gibi yasa tasarıları hazırlayarak hükümete öneriyorlar.
Fransa’da otomotiv sektöründeki grevler ve artan eylemliğin en önemli nedeni, otomotiv fabrikalarının çeşitli birimlerini kapatıp üretimi yurtdışına kaydırma kararları. Otomotiv tekelleri, üretimi, işgücünün daha ucuz olduğu, sendikal hakların bulunmadığı, dolayısıyla işçi sömürüsünün katmerli bir şekilde yapılabileceği ülkelere kaydırma eğilimindeler. Krizin derinleşmesi burjuvazinin bu politikayı daha da hızlı bir şekilde hayata geçirmesine neden oluyor. Binlerce işçinin çalıştığı fabrikalar tek tek kapanırken, işçilerin kendilerini işsizliğe ve açlığa mahkûm eden bu saldırı karşısındaki tepkileri de şiddetleniyor. Grevler, direnişler ve çeşitli dayanışma eylemleri yayılıyor. Patronların bu saldırıları karşısında, örneğin otomotiv sektöründeki işçilerin başta yurt içindeki ve dışındaki tüm otomotiv fabrikalarındaki işçiler olmak üzere çeşitli sektörlerden sınıf kardeşleriyle ortak bir mücadeleyi ve dayanışmayı yükseltmeleri gerekiyor. Kısacası burjuvaziye karşı enternasyonalist bir sınıf cephesinin örülmesi gerekiyor. Ne var ki, sendikalar işçilere enternasyonalist bir mücadele anlayışı yerine milliyetçi bir yaklaşım aşılıyorlar. Sendika bürokratları, mücadeleyi, sermayenin yurt içine yatırım yapması ve fabrikaların kapanmamasıyla sınırlı tutmaya çalışıyorlar. Bunun karşılığında her türlü tavizi verirken, işçileri de satış sözleşmelerine mahkûm etmeye girişiyorlar. Ancak işçi sınıfı, kurtuluşun, fabrikanın kapanmaması için sermayenin gitgide daha da ağırlaşan saldırılarına boyun eğmekten geçmediğini yaşayarak görüyor.
PSA Aulnay işçilerinin çeşitli eylemlerine ilişkin videolara şu adresten ulaşılabilir:
Kaynaklar:
http://marxist.cloudaccess.net/france/452-aulnay-strike-update5.html [3]
http://marxist.cloudaccess.net/france/456-aulnay-strike-update6.html [4]