
Kıpkızıldı gelincik tarlası gibi. Dostlarımızı, yıllardır mitinglerde tanıdığımız yüzleri görmenin mutluluğuna yeni yüzleri görmenin heyecanı eklenmişti. Kalabalıktık, coşkuluyduk, öfkeliydik. Kimler yoktu ki kortejimizde; pankartlarımızı gururla taşıyan genç işçi arkadaşlarımız, kapitalizm altında iki kat daha fazla ezilen emekçi kadınlarımızın korteji, yıllardır ağır sendikal ve siyasal baskılara karşı mücadele eden İranlı işçi kardeşlerimizin korteji, “İş Kazaları Kaderimiz Değil” diyen işçi sağlığı işçi güvenliği korteji vardı. Annesinin, babasının koluna girip gelmişti işçi kardeşimiz, bebeğini arabasına koyup gelmişti sesimize güç katmaya. Biliyorlardı kiminle geldiklerini, güveniyorlardı UİD-DER’e. Canlarından daha kıymetlileriyle alandaki yerlerini aldılar gönül rahatlığıyla. Bağırdık hep beraber, haykırdık taleplerimizi. “İş Saatleri Kısaltılsın, Ücretler Yükseltilsin” dedik. “Taşerona Hayır” dedik. “Kaza Kader Değil, İş Cinayeti” diye haykırdık. Gebze’deydik. Kortejimizde olmayan işçiler dışarıdan izlediler hayranlıkla. Kimileri kırdılar zincirlerini katıldılar aramıza, sesimize güç verdiler. Bir işçi kortejinin nasıl olması gerektiğini gösterdik dosta düşmana. Kalabalıktık, coşkuluyduk, öfkeliydik, bizi bölmeye çalışan egemenlere inat bir aradaydık. Örgütlü olmanın verdiği gücü hissettik iliklerimize kadar. Ve mücadelimize daha güçlü, daha bilenmiş, daha kararlı olarak devam etmek üzere ayrıldık 1 Mayıs alanından.