
1 Mayıs’a uzun yıllardır katılıyorum, bu kadar uzun zamandır katılmak bir işçi olarak bana gurur veriyor tabiî ki. Fakat uzun zamandır katılmanın bazı handikaplarının olduğunu fark ettim. 1 Mayıs’a katılmak benim için o kadar doğal bir hal almış ki aslında bunun iyi bir tutum olmadığını ve 1 Mayıs’a yabancılaştığımı fark ettim. Bunu fark ettiğimde kendime şu soruyu sordum; neden 1 Mayıs’a katılıyorum? 1 Mayıs’ın benim için anlamı ne? Hemen derneğin sitesine girip 1 Mayıs’ın tarihini tekrar hatırlattım kendime. 19. yüzyılın sonlarında Chicago işçi sınıfının zorlu çalışma koşulları beni hızlıca kendime getirdi. Amerikan işçilerinin uzun çalışma saatleri, bana 1 Mayıs’ın uzun çalışma saatleri ve düşük ücretlere karşı verilen mücadelenin bir ürünü olduğunu hatırlattı. O mücadeleler olmasaydı bugün hangi koşullar altında çalışıyor olurduk acaba? Muhtemelen 16 saat çalışıyor ve oldukça kötü koşullara sahip bir sınıf olacaktık. Derneğin sitesinde okuduğum ve bilincimi tazelediğim “İş Günü Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Doğuşu” yazısını herkese tavsiye ediyorum. Bazen hepimizin içinde olduğumuz bu mücadelenin temelleri ile alakalı tazelenmeye ihtiyacımız var.
Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!