
UİD-DER geliyordu ve o muhteşem geliş beni çok heyecanlandırmıştı. UİD-DER geliyordu ve şaşkın bakışlar sarmıştı çevremi. Kortejin coşkusu, disiplini, kadın komitesi, İranlı işçilerin korteji ve en doğru talepleri dile getirdiğimiz pankartlarımızla, dövizlerimizle, sloganlarımız ve flamalarımızla geliyoruz zincirleri kıra kıra der gibi geldiler alana. O an işte 1 Mayıs kutlamalarının hangi alanda olursa olsun fark etmeyeceğini, önemli olanın o coşkuyu yaşamak ve yaşatabilmek olduğunu, asıl anlamını ortaya çıkartmak gerektiğini bence UİD-DER bir kez daha gösterdi. UİD-DER 1 Mayıs’ı Taksim’in gölgesinde bırakmadı. İşçiler neredeyse UİD-DER oradaydı. Sendikalı bir işçinin sözleri bence bu anlamla bütünleşti: “Örgütlülüğün ve dayanışmanın olduğu her alanda UİD-DER’i görüyorum!”
Korteji görüp “bu ne güzellik, UİD-DER’i duymuştum ama kortejin coşkusu beni daha çok etkiledi” diyenlerin yanı sıra korteji görünce “Bu UİD-DER kim, nasıl olur da ben daha önce bu ismi duymadım, bana UİD-DER’i anlatın” diyenler de vardı. UİD-DER’in kampanyalarını takip ettiğini ve çok doğru bulduğunu, çalışmalarımızla bizleri takdir eden ve “Her işçi mahallesine bir UİD-DER lazım” diyenler vardı. UİD-DER Gebze alanındaki bütün işçileri büyülemişti. Birliğin, mücadelenin, dayanışmanın ve örgütlülüğün güzelliğini sergilemişti. Toplanma alanını ve caddeleri biz kaplamıştık. Meydan bizimdi. 1 Mayıs’ı büyük bir coşkuyla kutladık. UİD-DER kortejinde olmanın farkını doyasıya yaşadık.