
Bu sene de 1 Mayıs, işçilerin gündemine, sendikalarla hükümet arasındaki Taksim meydanı tartışmalarıyla girdi. Bir yandan ben neresi diyorsam orası olur mantığındaki Erdoğan’ın, İstanbul Valisinin ve İçişleri Bakanının zorbalığıyla, öte yandan sendikacıların mangalda kül bırakmaz görünen ama kof pozlarıyla, sanki bütün sorunlarımız çözülmüş de sadece Taksim sorunumuz kalmış gibi bir hava yaratıldı. Ancak ben UİD-DER’li bir işçi olarak Taksim meydanının önemini ve anlamını gayet iyi biliyorum. 1977 1 Mayısında katledilen işçi ağabeylerim o gün Taksim’e 500 bin işçiyi getirmeyi başarmış ve fabrikalarda, mahallelerde gerçekten sınıf mücadelesini yükseltmişlerdi. Patronlara korku salmışlardı. Onların mücadelesi şimdi derneğimiz UİD-DER’de yeniden yeşermeye, büyümeye başladı. Bunu 1 Mayıs’ta bizim kortejimizi gören bir işçi ağabey şu sözlerle tarif etti: “Nasıl başarıyorsunuz? Tıpkı seksen öncesi işçi kortejleri gibisiniz.” Evet aynen işçi ağabeyin tarif ettiği gibi UİD-DER bu sene de işçilerin olduğu ve onların sorunlarını yansıttığı pankartlar ve dövizlerle alanlardaydı. ’77 1 Mayısının hesabını da soracağımız günler gelecek. Sabırlı bir şekilde bıkmadan, usanmadan sürekli işçilerin örgütlenmesi için çaba gösteren ben de bütün işçi arkadaşlarıma selam gönderiyorum bu vesileyle.
Yaşasın UİD-DER, Yaşasın 1 Mayıs, Bijî Yek Gulan!