Selam arkadaşlar, ben Ankara’dan bir kaynak işçisiyim. Ben muhafazakâr bir işçiydim. Bu nedenle 1 Mayıslara patronların bakış açısıyla bakardım. Alanlarda olan işçileri “terörist” olarak görürdüm. UİD-DER sayesinde bu yıl ilk 1 Mayıs’ımı yaşadım. 1 Mayıs’ın benim yani işçilerin bayramı olduğunu öğrendim. Gebze’de gördüm ki, 1 Mayıs’ta alanlarda, televizyonda bize gösterilmeye çalışılan “teröristler” değil, patronlara karşı taleplerini bayram havasında haykıran işçiler var. O alanda, benimle birlikte, bu yaşa kadar düşman bellediğim Kürt, İranlı, Laz ve daha nice etnik kökenden işçilerle birlikte, ekmeğimi verdiğine inandığım patronlara karşı yürüdük.
UİD-DER’e ne kadar teşekkür etsem azdır. Çünkü ben mücadele etmeden önce, yani UİD-DER’le tanışmadan önce kendi halinde yaşayan, evden işe işten eve gidip gelen ve insanlara güvenmeyen birisiydim. UİD-DER’e gelip gitmeye başladıktan sonra kendimdeki değişimi fark etmeye başladım. Sadece ben değil, fabrikada benimle birlikte çalışan arkadaşlarımın da bu değişimi fark edip nedenini merak etmeleri beni umutlandırıp cesaretlendirdi.
Hep bunlardan bir şey olmaz dediğim arkadaşlarla geçirdiğim zamanlar, benim değişmeye başlamamla her öğlen daha verimli ve zevkli geçmeye başladı. Onlarla sadece fabrika içi değil dışında da görüşmeye başlamış olmam ilişkilerimizi daha samimi ve güvenilir yapmıştı. Bir gün bir yerde toplanıp oturduğumuzda oradaki bir abimizin “ben bu fabrikada yaklaşık 20 yıldır çalışıyorum, ama ilk defa mesai arkadaşlarımla fabrika dışında bir çay içiyorum” deyip, bana teşekkür etmesi beni çok duygulandırdı. Bana hayatımın geri kalanında onurlu bir şekilde yaşamam için öğrettikleri ve öğretecekleri her şeye teşekkür ederim ve bu güçle, sistemin bataklığından kurtulmak için çırpınan nice kardeşlerimi, bize uzatılan dal olan UİD-DER’e sımsıkı sarılmaya ve güçlendirmeye davet ediyorum.
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ, YAŞASIN UİD-DER!