
Ankara İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi, 18 Mayısta, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Merkezi’nde “İşçi Sağlığı Nedir? Ne Değildir” adlı bir panel düzenledi. Panelde işçi sağlığı konusu, farklı açılardan ele alınarak konuşuldu.
Panelde ilk konuşmayı İzmir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi üyesi Gültekin Akarca yaptı. Akarca, “işçi sağlığı sağlık sorunu değildir” konulu konuşmasında öncelikle “işçi kimdir?” sorusunun yanıtını verdi. Akarca, “üretim aracı sahibi olmayan ve sattığı işgücü karşılığında ücret alan herkes işçidir” diye bir tanımda bulundu. Yani madende çalışan, memur olan, ambulans şoförü olan, fabrikada çalışan ayrımı yapılmadan emek gücü karşılığında ücret alan herkesin işçi olarak tanımlanması gerektiğini vurguladı. İşçi sağlığı ve güvenliğinin çok konuşulduğu şu günlerde meseleye populerizmden uzaklaşarak, gerçek hayatla bağdaştırarak bakmak gerektiğini söyleyen Akarca, “işçi sağlığı sınıf sorunudur, sendikal meseledir, iş güvenliği uzmanlarının ve TMMOB gibi kurumların meselesi değildir” ifadelerini kullandı. Kapitalist sistemde rekabet arttıkça işyerlerinin otoriterleştiğini, baskılarla birlikte sömürünün arttığını dile getiren Akarca, bu nedenle sınıf mücadelesinin, işçi sağlığı ve güvenliği açısından önemli olduğunu belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Daha sonra sözü bir hukukçu ve aynı zamanda Çalışma ve Toplum Dergisi Editörü olan Murat Özveri aldı. Özveri, mevcut yasalarla iş güvenliğinin sağlanmasının mümkün olmayacağını, o nedenle işçilerin yasalardan bir şeyler beklemesinin doğru bir tutum olmadığını belirtti. İstatistiklerin, yasal düzenlemelerin, iş kazalarının sayısını düşürmediğini tam tersine artırdığını gösterdiğini ifade eden Özveri, iş kazalarında yasalardan kaynaklı çoğunlukla kusurlu bulunanın işçi olduğuna değindi. Özveri, yasalarla bu meselenin çözümünün olmadığını, bu meselenin çözümünün örgütlü mücadeleden geçtiğini belirtti.
Son olarak sözü Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün aldı. Görgün, çok fazla meslek hastalığı olduğunun ancak Türkiye’de birçoğunun kayıt altına alınmadığının altını çizdi. İşverenlerin mevcut yasalara uymadığını, bunu denetleyen kamu kurumlarının da görevini yerine getirmediğini belirtti. Görgün, sendikalaşma oranının %5-6’lara düştüğünü ve sendikaların sadece kendi üyeleri hakkında taraf olduğunu, üyesi olmayan işçileri umursamadıklarını söyledi. İşçilerin sendikalı olduğu halde temel haklarını bilmediklerini belirtti. Görgün, sadece bir işkolunda ya da bölgesel olan bir mücadelenin yeterli olmayacağını tüm Türkiye’yi kapsayan bir örgütlenmenin olmasının önemini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Panelin sonunda katılımcıların da konu hakkındaki görüşleri alındı. Katılımcılar konuşmalarında umutsuz olmamak gerektiğine, yapılacak çok şey olduğuna, bunun için bir an önce işçi sınıfının örgütlenmesi gerektiği konularına vurgu yaptılar. Bu katkıların ardından panel sona erdi.