Havaların ısınmasıyla birlikte fabrikalarda çalışmak tam bir işkenceye dönmüş durumda. Dışarıda 30 dereceyi bulan sıcaklık kimi fabrikalarda 40-50 derece olarak hissediliyor. Örneğin çalıştığım fabrikada sıcaklık 50 dereceye çıkıyor. Fabrikada klima sistemi var ve açıldığında ortamı gayet iyi serinletiyor. Patron tatile gittiği için ustalar klimaları açıyorlar. İşçiler serin bir ortamda çalışıyor. Bir taraftan da tedirginler, çünkü patron fabrikada olduğu zaman klimaları açtırmıyormuş. Geçen gün lavaboya gittim, işçiler kendi aralarında havanın çok sıcak olduğunu, nefes alamadıklarını söylüyorlardı. Ben de koca koca klimalar var, niye açılmıyor diye sordum. Bir kadın işçi “patron açtırmıyor. Allahtan burada yok da ustalar açtılar, serin serin çalışıyoruz. Kendi klimalı odadan çıkıp geliyor, buradaki sıcağı anlamıyor. Çok sıcak çalışamıyoruz dediğimizde de bize verdiği cevap ‘ben burayı nasıl kurdum biliyor musunuz? Güneşin altında tarlada çalıştım. Bu sıcakta ne var, bir şey olmaz çalışın’ diyor” diyerek durumu özetledi. Ben de “iyi de bu klimaları süs diye mi takmışlar” dedim. Bir işçi arkadaşım “maalesef öyle, sanki bana sormuş güneşin altında sıcakta çalışırken, bana ne, o zamanla şimdiki zamanı niye bir tutuyor. Yazın arkadaşlarımız sıcaktan bayılıyor. Yardım ettiğimizde kızıyorlar, bayılanı atın çuvalın üstüne geçin işinizin başına diyorlar. Ben nasıl çalışıyım yanımdaki arkadaşımı öyle bırakıp” dedi. Söze başka bir işçi arkadaşım girdi ve “ben patronlarda Allah korkusunun olduğuna inanmıyorum, insanda biraz da olsa vicdan olur, onlarda bu yok işte” dedi.
Ben de işçi arkadaşlarıma hak veriyorum. Gerçekten fabrikanın içi cehennem gibi, içerdeki sıcaklık insanın içini bayıyor. Sabunu koy anında erisin, o derece sıcak. Patronlar bizi robot gibi görüyorlar. İşlerini yaptığın sürece sorun yok, ama küçük bir sorun olduğunda sen patronunun gözünde tamirlik makineye benziyorsun. Tamir olanı çalıştırıyor, tamir olamayanı kapının önüne koyuyor. Biz işçiler aslında bu kötü çalışma koşullarından hoşnutsuzuz, kendi aramızda öfkemizi kusuyoruz. İşçiler olarak keşke bu öfkemizi birlikte tek ses olarak patronların suratına haykırsak. Gücümüzün bir farkına varabilsek, patronlara kök söktürürüz, yeter ki öfkemizi dışa vuralım. Birbirimizden güç alalım.