
Merhaba işçi kardeşler. Son günlerde Taksim Gezi Parkı ile ilgili olaylardan hepiniz haberdar olmuşsunuzdur. Türkiye’nin geneline yayılan bu eylemler 50 insanın ağaçların kesilmesine karşı verdiği mücadelelerden başlamıştı. Ancak hiç beklenmeyen bir anda bu kadar kitlesel eylemliklerin olmasının asıl sebebi, insanların baskı ve yasaklara karşı içinde biriken öfkeydi. Ben bu eylemleri hem televizyonda hem de yanı başımdaki sokaklarda gördüm. Çalıştığım fabrikanın üretim bantlarında hep bu konu tartışılıyor, sosyal medyada veya televizyonlarda yer alan ifadeler, görüntüler üzerine konuşuluyor. Kimisi AKP’nin politikalarını MHP’nin veya CHP’nin bakış açısından, bir diğeri de CHP’yi AKP’nin bakış açısından eleştiriyor. Kimisi AKP’nin işçilere dönük politikalarından rahatsız ama alternatif bir şey olmadığını şu sözlerle dile getiriyor: “CHP seksen yıldır var, peki ne değişti hayatımızda?” İşçiler, ne aldıkları ücretten ne de hayatlarından memnunlar. Ama kime dert yanacaklarını henüz bilmiyorlar. İşçiler kendi öz çıkarlarının siyasetini yapamadıklarında düzen partilerinin peşinden gitmek ve patronların hizmetinde olan bu partilerin siyasetine alet olmak zorunda kalırlar. O yüzden biz işçiler sendikalarımızda ve UİD-DER gibi işçi derneklerinde örgütlenmeli, kendi sorunlarımızı halletmenin peşinden koşmalıyız. Unutmayalım ki işçiler birlik olduğunda tüm dünya kazanır. Biz işçiler patronların bu düzenine karşı henüz bir araya gelemedik ama birlik olduğumuzda önümüzde hiçbir güç duramayacak.