
Çalıştığım işyerinde 2-3 taşeron firma yani alt-işveren faaliyet gösteriyor. Buna bağlı olarak da taşerona bağlı günlükçü ve aylıkçı işçiler çalışıyor. Asıl işveren bu işçileri işin durumuna bağlı olarak bir oraya bir buraya sürüyor. Hatta asıl işverenin 5 km ötede bir ikinci şubesi daha var ve bu işçiler oraya da gidip geliyorlar. Buna bağlı olarak da işçilerde sürekli bir memnuniyetsizlik söz konusu. Sonuçta iş devamlılığı olmaması, ücretlerin düşük olması ve uzun iş saatlerinden dolayı işten ayrılanlar çok oluyor.
Bir gün arkadaşlardan biri yanıma geldi ve bana dedi ki: “Abi ben nerede çalışacağım Allah aşkına? Benim daimi olarak bu bölümde çalışmam için yetkili kişilerle konuşur musun?” Benim çabalarım ne yazık ki yetmedi. O arkadaşı yine sağa sola sürmeye başladılar. Sonra da arkadaş işi bıraktı. Ve onun gibi işi bırakan çok arkadaş oldu. Bu demek oluyor ki taşeronluk daha çok arkadaşı işsizler kervanına ekleyip canını yakacak. Ta ki biz işçiler olarak patronların karşısına örgütlü bir biçimde çıkana dek. Kadrolu kadrosuz, sendikalı sendikasız çalışanlar olarak birbirimize kenetlenmeliyiz. Çünkü buna ihtiyacımız var. Sorunlarımızı, sıkıntılarımızı patronlar sınıfının dayattıkları ile aşamayız. İşçiler olarak bir araya gelebilirsek sorunlarımızı ve sıkıntılarımızı aşabiliriz.
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir şey!