
Ben metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Bizim fabrikamızda döküm ve çapak alma bölümleri var. Şimdi bu iki bölüm arasında geçen işyeri diyaloglarından bahsedeceğim. Döküm bölümünde dökülen parçalar çapak alma bölümüne geliyor. Bu bölümde parçaların kullanılmayan kısımları pres yardımıyla ayrıştırılıyor. Bu parçalarda bazen döküm kalıbının bozuk olması nedeniyle çapak kalıyor ve bunlar eğe veya zımpara yapılarak temizleniyor. Bazen o kadar yoğun oluyor ki parçalar birikiyor. Dökümdeki arkadaşlar “çapak alma bölümü yatıyor, çalışmıyor” diyorlar. Çapak alma bölümündeki arkadaşlar da “asıl biz çalışıyoruz siz yatıyorsunuz, bütün işlemleri biz yapıyoruz” diyorlar.
Patronlar biz işçileri böyle rekabete sokarak kârlarına kâr katmaya devam ediyorlar. O parçaların birikmesi ne bizim suçumuz ne de dökümü yapan işçi arkadaşlarımızın suçu. Bozuk kalıpları yaptırmayan patron, kalıbı yaptırıp da neden parasına kıysın ki? Zaten işçiler çok çalışıyor. Sevkiyat günü sayılar zaten yetişiyor. İşçilerin çok çalışması, akşam eve yorgun argın gitmesi hiçbir patronun umurunda değil zaten. Evet, dostlar bu oyunu bozmak ya da bozmamak bizim elimizde. Ya örgütlenip patronların bu oyununu birlikte bozarız ya da örgütlenmeyip patronun oyunlarına gelmiş oluruz.