
Aşağıdaki mektup, Adana’da demiryollarında belirli süreli sözleşmelerle çalışan, kadrodan, sosyal güvenceden yoksun, ne zaman işten atılacakları belli olmayan işçilerden geldi. İşçiler, derneğimizin web adresine gönderdikleri mektupta çalışma koşullarını anlatıyor, örgütsüzlüğün getirdiği çaresizliği gözler önüne seriyorlar. Mektubun içeriğine ve cümlelere hiçbir şekilde müdahale etmedik, okunmasını kolaylaştırmak için yalnızca imla düzeltmeleri yaptık:
Bizler, TCDD’de çalışan belirli süreli geçici işçileriz:
Lütfen bize de kulak verin ve bizim de sesimiz olun. Kadro konusunda bütün kesimlerden söz ediliyor, ama maalesef TCDD’de yılda en fazla 179 gün çalıştırılan biz geçici işçilerden söz eden yok. Sendikamız dahil olmak üzere herkes bir paçavra gibi kenara itmiş bizi. Çoğumuz okuryazar bile değiliz. Çoğumuz köyden doğru dürüst şehre inmiş değiliz ki bu sesimizi duyuramamaktan da belli olmuyor mu? Toplamda 1500 kişi yoğuz, yüzde seksenden fazlası internet veya bilgisayar nedir bilmiyor. Garibanlık bu kadar mı enayiliğe dönüştü ülkemizde. Lise mezunu çok az kişileriz. Ülkemizin bütün tren yollarında YAZ-KIŞ demeden, YAĞMUR ÇAMUR demeden, YILAN-AKREP demeden, MAYIN TARLASI DEMEDEN her şartta ve gurbette çalıştık. Büyük umutlarla beklediğimiz kadro, maalesef bizi mayına basmış gibi kıpırdamadan donmuş bir şekilde şok etti. Başka sendikaya da üye olamıyoruz, bu tekelcilik nedendir anlamadık. Demiryol-İş bunu biliyor onun için bizi kaale almıyor. Sendika seçimlerinde her zaman tek liste kendisi çalıp kendisi oynuyor. Yılda en fazla 179 gün çalışıyoruz (bazen 100 gün bile dolmuyor) ve bu çalışma bazen yılın tamamına yayılmakta, bundan dolayı başka iş yapamamaktayız. Sendikamız birçok konuda olduğu gibi bu konuda da çok pasif ve sessiz. Onun tek iyi yaptığı KAFASI KUMDA dilenci gibi eli açık bizden alacağı aidatı bekliyor. Bunları yazmaktan çekinmiyorum çünkü yüzlerine söyledim. Bize bu konuda yardımcı olun.
SAYGILARIMLA