
DİSK’in kurucu önderi ve Maden-İş Sendikası’nın başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesinin ardından 33 yıl geçti. İşçilerin sevdikleri, saydıkları, kendilerinden bildikleri dürüst bir işçi önderiydi Kemal Türkler.
1926’da doğan Kemal Türkler, 1947’de sendika üyesi olduğunda 21 yaşındaydı. Türkiye’de sendikaların resmi olarak kuruluşu da aynı yıl gerçekleşti. Fakat o yıllarda sendikalar grev hakkından yoksundu. Grev hakkı 1963 yılında patlak veren Kavel Direnişiyle kazanıldı. Kemal Türkler’in başkanı olduğu Türkiye Maden-İş tarafından örgütlenen direniş sayesinde grev hakkı ilk kez yasalara girmiş oldu.
O dönemde hükümetin ve patronların desteği ile kurulmuş tek konfederasyon Türk-İş’ti. İşçi örgütlerinin patronlardan bağımsızlığını ve mücadeleci olması gerektiğini savunan Kemal Türkler ve arkadaşları, 1967’de DİSK’i kurdular. O zamanki DİSK, sınıf ve kitle sendikacılığının ilkelerine sahip çıkarak Türk-İş’in uzlaşmacı çizgisine büyük darbe indirdi. Örgütlediği onlarca fabrikada, sendikaların işçilerin mücadele örgütleri olduğunu ve mücadele edilerek hakların kazanılacağını gösterdi.
Kemal Türkler önderliğindeki Maden-İş, gerçek anlamda işçilerin sendikasıydı, adeta işçilerin evi gibiydi. İşçiler sendikalarında tartışıyor, taleplerini belirliyor, hazırlık yapıyor ve patronlara karşı hep birlikte kararlıca eylemlere çıkıyorlardı.“Tabanın söz ve karar sahibi olması” ilkesinden hareket eden Maden-İş üyesi binlerce işçi, kendi fabrikalarında her düzeyde örgütlenmeye girişmişlerdi. Sendika temsilciliğinin yanı sıra, işyerlerinde her bölümü örgütlü gücün bir parçası yapmak için “ünite temsilcilikleri” örgütlediler. Maden-İş’e hâkim olan mücadeleci sendikacılık anlayışından hareketle, toplu sözleşme teklifinin hazırlanmasından sözleşmenin bağıtlanmasına kadar geçen tüm aşamalarda işçilerin aktif katılımını sağlamak üzere Toplu Sözleşme Komiteleri kuruldu. Metal patronlarının örgütü MESS’e sunulan toplu sözleşme önerileri bu komitelerle birlikte hazırlamış ve greve çıkma kararı birlikte alınmıştı. MESS’e karşı yürütülen mücadelede işçiler sürecin aktif bir parçası haline gelmiş ve böylece aylarca süren grevler örgütlenebilmiş ve patronların dayatmalarına boyun eğilmemişti.
Patronlar sınıfı onun varlığından, mücadelesinden, gözüpekliğinden hep korkmuştu. Kemal Türkler bu nedenle, devlet destekli faşistler tarafından 22 Temmuz 1980’de katledildi. Amaç, yükselen işçi sınıfı hareketini ezmek ve 80 darbesine zemin hazırlamaktı. Kemal Türkler’in cenazesine bir milyondan fazla işçi iş durdurarak sahip çıktı. Kemal Türkler’e kurşun sıktıran güçler, gerçekte işçi sınıfının birliğine ve mücadeleci sendikal örgütlenmeye kurşun sıktırmışlardı. Aradan 33 yıl geçmesine rağmen katillerden hesap sorulabilmiş değil, AKP hükümeti çıkardığı bir yasayla katilleri akladı.
Kemal Türkler’in ömrü mücadele içinde geçti. Kemal Türkler, günümüz sendikacılarından farklı olarak alınterini işçilerle birlikte mücadele içine akıttığı için Kemal Türkler oldu. Bugün her şeye rağmen Kemal Türkler’i unutmayanlar da var sınıf mücadelesi içinde. UİD-DER’li işçiler, sendikaları mücadeleci birer işçi örgütü haline getirmek, Maden-İş’in mücadeleci sendikacılık geleneğini yaşatmak için de çalışıyorlar. Kemal Türkler’i unutmayacağız ve unutturmayacağız!