
Merhabalar. Ben Adana'dan İşçi Dayanışması okuru bir işçiyim. Bugün, grevlerinin 6. gününde olan İskenderun Demir Çelik işçilerini ziyaret ettim. Ben de önceden grev yaşamış bir işçi olarak deneyimlerimi işçi arkadaşlarımla paylaşmak, onların da deneyimini dinlemek için oradaydım. Öncelikle fabrikanın özelliklerinden bahsettiler. 6000 işçi çalışıyormuş, Balkanlar’ın en büyük fabrikasıymış. Şu anda fabrikada üretim olup olmadığını sordum, sadece grevden sonra fabrikanın çalışmasını sağlayacak birimler çalışıyormuş, onun dışında hiçbir birim çalışmıyormuş. Kaç işçinin grevde olduğunu sorduğumda ise, taşeron ve yöneticiler hariç bütün işçilerin grevde olduğunu söylediler.
Oradaki sohbet ettiğim iki işçi arkadaş, orada çalışmaya başladıklarından beri, yani 10-12 senedir fabrikada aynı sendikanın örgütlü olduğunu söylediler: Hak-İş’e bağlı olan Çelik-İş Sendikası.
Greve gitme nedenleri hakkında konuştuk. Birçok nedeni olduğunu, sadece maddi olmadığını söylediler, tabii ki maddi boyutları da vardı, ancak işverenin sendikayı işyerinde etkisiz hale getirme çabası işçiler için greve çıkma sebebi olmuş. Toplu sözleşmede istedikleri en önemli madde ise iş güvencesi. Sosyal haklarında ve maaşlarında da enflasyona göre zaman içinde azalmalar olmuş. Ayrıca, aynı patrona ait Ereğli Demir Çelik fabrikasında ve İskenderun Demir Çelik fabrikasında çalışıp da aynı işi yapan işçiler arasında neredeyse %50 maaş farkı var. Bu da işçilerin yakındığı konular arasında.
Bu fabrika özelleşmeden önce orada yaklaşık 22 bin işçi çalışıyormuş, şimdi 6 bin. Yani şu anda 3 kişinin yapacağı iş 1 işçiye yaptırılıyor. Fabrikada çalışma koşulları da çok ağır. Örneğin erimiş metal bölümünde çalışan işçiler 5000 derecelik erimiş metalle iş yapıyorlar, meslek hastalığı ve iş kazası riski çok fazla.
İşveren işçilerin zam talebine “siz doktor maaşı istiyorsunuz” cevabını veriyor. İşçilerin taleplerini karşılamak yerine tek tek arayarak grev kırıcılık yapmalarını istiyor. Oysa bu işçiler 2009 yılında, fabrika zarar ediyor gerekçesiyle, 1 yıl boyunca maaşlarının %35 lik kısmını almamışlar, fabrikaya bağışlamışlar.
İşçilerin birbiriyle dayanışması üst düzeyde; hepsi birbirine güveniyor ve beraber hareket ettiklerinde neler yapabileceklerini biliyorlar. Maddi anlamda da kendilerini bu greve uzun süre önce hazırlamışlar. İyi organize olabilen bir komiteleri var. Arkalarında kendilerine ışık tutan, yine o fabrikada yaşanmış 1989 grevi de var, o grev 137 gün sürmüştü.
İşçi kardeşlerime grevlerinde başarılar diliyorum. Umarım bu grev de kazanımla sonuçlanacak ve dünya işçi tarihine altın harflerle yazılacak.