
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın İzmir 1, 2 ve 3 nolu şubelerinin örgütlü olduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamadığı için 26 Temmuzda greve çıkacaklardı. Ancak işçilerin greve çıkmasına saatler kala Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) başvuran belediye yönetimi, grevi engelledi. YHK, belediye yönetiminin önerdiği toplu sözleşme maddelerini kabul etti. Böylece İZELMAN işçilerini kapsayan toplu iş sözleşmesi işçiler ve sendika yöneticileri olmadan sonuçlandırdı. İZENERJİ işçileri için ise 29 Temmuz günü karar verileceği açıklandı.
Belediyenin ve Yüksek Hakem Kurulu’nun kararına karşı çıkan işçiler, sendikanın şubelerinin bulunduğu binanın önünde toplanarak eylem yaptılar. DİSK ve Genel-İş Başkanı Kani Beko ile sendika yöneticileri, yaptıkları toplantının ardından işçilere açıklama yaptılar. Kani Beko, karara itiraz ettiklerini ifade ederek “İzmir Büyükşehir Belediyesi başvurusu ve Yüksek Hakem Kurulu’nun kararı anti-demokratik bir karardır. Bu olay İzmir Büyükşehir Belediyesi için yüz karası bir karardır. Grev hakkımız gasp edildi. Biz yarın bize karşı anti-demokratik uygulamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni kınayacağız. Aynı şekilde Yüksek Hakem Kurulu’na karşı da eylemlerimizi sürdüreceğiz” biçiminde konuştu.
İşçiler sendikacıların, belediyenin ve YHK’nın bu saldırısına açıklama yapmakla yetinmelerine karşı tepki gösterdiler ve sendika binasının önünden uzun süre ayrılmadılar. Sendikacıların istifa etmesi yönünde sloganlar attılar. Sendika yöneticileri, işçilerin tepkisi nedeniyle uzun süre binadan aşağı inemediler. Daha sonra binlerce işçi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önüne yürüyerek eylemlerine orada devam ettiler.
İşçi emekçi “dostu” olduğunu söyleyen CHP ve CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi, işçilerin toplu sözleşme hakkını Yüksek Hakem Kurulu ile el ele vererek gasp etti. Son örnek de göstermiştir ki CHP, aynı AKP ve MHP gibi işçi düşmanı patron dostu bir partidir. İşçiler, CHP’nin de diğerleri gibi işçilerin haklarına, sendika hakkına düşman olduğunu yaşayarak öğreniyorlar. Sendikanın tepesinde oturan bürokrat sendikacılar ise işçileri greve hazırlamak, gasp edilen haklar için örgütlü bir duruş göstermek yerine, göstermelik açıklamalar yapıyorlar. Patronlar, onların siyasetçileri ve sendika bürokratları işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alarak, istedikleri gibi at koşturuyorlar. İşçiler, sendikalarına ve haklarına sahip çıkarken, asla ve asla düzen partilerine güvenmemeliler; bu yönde propaganda yapan sendikacılara pirim vermemeliler.