
Darphane işçilerinin grevinin 50. gününde Cevizli’deki grevci işçilere destek vermek için ziyarete gittim. Grev gözcüsü olarak nöbet tutan işçiler ve birçok grevci işçi grev çadırındaydı. Grevci işçiler, kavurucu sıcağa rağmen çocuklarını grev yerine getirmişti. Çocuklardan en küçüğü 2 yaşında, sevimli ve oyun oynamayı çok seven bir afacan. Gönlünce grev yerindeki taşlar ve toprakla oyun oynuyordu. Yaşı 5-6-7 yaşlarında ikisi kız biri erkek grevci çocukları baba ve annelerinin aldığı yiyecekleri birbirleriyle paylaşıyordu. Baba ve annelerinin grevi çocukları da etkilemiş, birbirleriyle paylaşmayı öğrenmişler. Yoldan serseri kurşun gibi gelip geçen arabalardan çocukları bütün grevciler kendi çocukları gibi kollayıp koruyordu.
Çaylarımızı içerken, 50 gün boyunca grevin kendilerine neler kattığı üzerine sohbet ettik. Daha önce grev ve direniş yaşamış UİD-DER’li bir işçi olarak, grev süresince işçilerin grevi bir iş bölümü ve disiplin içerisinde sürdürmesi gerektiğini, fabrikada bir düzen ve disiplin içerisinde çalıştığımızı, greve çıktığımızda da grevi en iyi şekilde sürdürmek gerektiğini anlatmış deneyimlerimi paylaşmıştım. Bu grevden sonra, greve ve direnişe çıkacak işçilerde olumlu bir deneyim bırakabiliriz diyerek sohbet etmiştim.
Grevci işçilerden biri 50. gününe girene grev süresi içinde eksik bıraktıkları önemli noktalara değinerek, “Biz toplu iş sözleşmesi başladığında hiçbir tedbir yapmadık. İşveren sürekli stok yaptı. Biz sürekli fazla mesai yaptık. Grev olabileceğini düşünerek elimizdeki silahı iyi kullanamadık. Ben mahkeme kararıyla içeriden çıkarak greve katıldım. Arkadaşlar kapıda grevdeyken ben içeride her gün günlük tuttum. Ama grev yerinde bir günlüğümüz yok. Oysa günlük tutmamız gerekiyor. Yazıldığında sonraya kalıyor. Bizden sonra greve çıkacak işçilere bir şeyler bırakmamız lazım. 1988 grevini yaşayan işçiler, bize çok bir deneyim bırakmamışlar” diyerek yaşadıklarını anlattı.
Grevde nöbetçi olan bir kadın işçi kardeşimiz, UİD-DER’in kendilerine verdiği dayanışmanın ve desteğin öneminden bahsetti. UİD-DER Kadın Komitesi’nin kendilerini toplu olarak ziyaret ettiğini, İşçi Dayanışması bülteninin her sayfasında işçileri bilinçlendirmek için önemli yazılar olduğunu anlatarak, “Çok güzel, çok önemli bilgiler var. Hep yanımızda oluyorsunuz” diyerek UİD-DER’e teşekkür etti.
Biz sohbet ederken grevci işçiler elden ele dolaşan İşçi Dayanışması bülteninin okuyorlardı. Grevci işçilerden biri, İşçi Dayanışması’nı elinde tutarak, “Şimdi bu ne siyaseti yapıyor?” diye sordu. Grevci kadın işçilerden biri benden önce grevci arkadaşına cevap verdi: “İşçi siyaseti yapıyor. Ben daha öncede okudum, şimdi de okudum. Yazılan her şey işçileri ilgilendiren şeyler.” Ben de ekledim: “Evet, UİD-DER bir işçi örgütü. Siyaseti de işçi siyasetidir. İşçilerin bilinçlenmesi ve örgütlenmesi için mücadele ediyoruz” dedim. Daha sonra grevci işçi kardeşlerimizle vedalaşarak başarılar diledim ve grev çadırından ayrıldım.