
Başbakan Erdoğan’ın en az 3 çocuk sayıklamalarının işçiler açısından ne anlama geldiğini biliyoruz. Bunu Sosyal Güvenlik Kurumu kadın başkanı Yadigâr Gökalp İlhan daha açık bir şekilde ifade etmiş: “5 çocuk. Gerçekleri bilelim, bize ne lâzım onu da bilelim. Başbakanımızın belirttiği 3 çocuk asgari. Bizim önümüzdeki yıllarda çalışacak genç nüfusa ihtiyacımız var ve o yıllara da çok kalmadı.” Evet, patronlar açısından yeni çocukların doğması demek, sömürüye hazır tazecik bedenler demek. Hatta sırtlarından geçinmek için bu çocukların büyümesine gerek yok. Çocuklar da çalışıyor, daha gelişmemiş bedenleriyle tekstilden metale, ağır sektörlerde çalışıyorlar. DİSK-AR’ın 2013 çocuk işçiliği raporuna göre, dünya genelinde 306 milyon çocuk işçi var ve her 5 çocuktan biri çalışıyor. Türkiye’de hem çalışıp hem okuyan çocukların sayısı %64 arttı.
Patronlar bu genç işçilerin kanını daha rahat emiyorlar. Yasalar patronlara bu konuda da kolaylık sağlıyor. Çocuk işçileri sigortasız, haksız, hukuksuz, hatta parasız çalıştırıyorlar. Oyunlar oynaması, okuması gereken çocuklara bedenlerinin kaldıramayacağı işler yaptırılıyor. Ses çıkaramadıkları için hakaretler ediliyor, dayaklar atılıyor. En acısı ise iş kazalarında verilen canlar yetmezmiş gibi, artık çocuk işçilerin de ölüm haberleri geliyor. Patronlar için her şey kâr üzerine kurulu. Yaşlı, hasta, çocuk fark etmez onlar için. Yeter ki kasaları dolsun. Bu çocukların hayallerini bir kenara bırakıp atölyelerin yolunu tutması artan yoksulluk yüzündendir. Çalışanların hepsi geçim sıkıntısıyla boğuşan işçilerin çocuklarıdır. İşçilerin hayat koşulları iyileşirse çocuklar çalışmak zorunda kalmaz. Bu nedenle işçilerin ücretleri yükseltilmeli ve çocuk işçiliği yasaklanmalıdır.