Bir akşam vakti
Oturuyorum sokağın kaldırımında,
İnsanlar geçiyor gözlerim önümden
Kimi kızgın kimi öfkeli!
Anneler çocuğuna bağırıyor, gitme!
Oğlum dur, kızım dur!
Çok uzaklara gidecekler sanki
Geri gelmeyeceğinden korkuyorlar, galiba
İki adam konuşuyor yanımda,
İşsizlikten tükenmiş sözleriyle
Onu yaptım olmuyor bunu yaptım olmuyor! Diyor
Haklı ne yapsa olmayacak
Aç gözlü patronlar doymuyor ki!
İstediği biraz ekmek biraz da para
Çok değil ocağım tütsün yeter diyor
Sonra sigaraya küfrederek kalkıp gitti.
İnsanlar gidiyor boynu bükük
Ve yere yazılacak kadar yorgun,
Alın terini satmış, kazançlı çıkmamış anlaşılan
Belli ki bu düzen, boynunu düzenli bükmüş.
Başını kaldıracak kadar vakti kalmamış işten güçten.
Belki de evdeki hesap tutmamış
Düşünüp duruyor yorgun halinden belli…
Bir kadın bağırıyor kocasına
Ekmek ve para getir.
Kim kaybetmiş ki ben bulayım diyor kocası.
Kadın söyleniyor
“o işten ekmek çıkmayacak,
Neden gidiyorsun oraya”
Kocası şansına güvenip oynuyor,
On numara.
İki ekmek parasını da gömüyor,
Havaya.
Belki bir gün belki,
Geri getirir verdiklerimi talih kuşu,
Kocası tutturmuş bir hayal
İnanmasa da oynuyor şansına
Ya tutarsa.
“Seni de mi kandırdılar” diyor kadın
Avazı çıktığı kadar kızgın.
Sonra ağlıyor sinirden,
Sessizce.
Ve haykırışları parçalıyor yürekleri,
Ne olacak halimiz?
Neden sessiziz?
Neden?
Hakkımızı aramaktan neden korkuyoruz?
Neyimiz var kaybedeceğimiz?
İki adam geçiyor önümden,
“işçisin sen işçi kalacaksın” diyor
Vura vura.
İşçi olmak sessiz kalmak değil,
Biz kalabalığız ama, örgütlü değiliz, diyor.
Çok istemiyorum
Biraz ekmek ve biraz da para’’ diyor