
Dava sırasında, iş müfettişinin Fatıma Aldal’ın 5510 Sayılı Yasaya göre bir işçi olduğunu söyleyen iş kazası raporu ve mahkemenin isteği üzerine hazırlanan ve 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 4E şıkkıyla işçi sayılamayacağını ifade eden rapor olmak üzere iki farklı rapor hazırlanmıştı. Mahkeme ilk rapora göre olayın bir iş kazası olduğunu kabul etmişti.
Fatıma Aldal’ın yakınları şimdi iş kazası raporunu dayanak göstererek ölüm aylığı bağlanması için SGK’ya başvurmaya hazırlanıyor. Ancak halen Fatıma Aldal İş Yasasında bir işçi olarak görülmüyor! Fatıma Aldal davası ev işçilerinin yaşadıkları zorlukları ve uğradıkları haksızlıkları bir kez daha göstermiş oldu. Bir tarafta iş cinayetine kurban giden bir işçi olduğu gerçeği varken diğer tarafta ise henüz yasalar karşısında işçi olarak bile kabul edilmeyen, güvencesiz binlerce ev işçisi kadın olduğu gerçeğini gösterdi.
SGK bugünlerde sigortasız ev işçisi çalıştıran evlere baskınlar düzenleyip cezalar kesiyor. Ancak hiç kimse ev işçisi kadınların iş yasası kapsamına dâhil olup olmayacağından söz etmiyor. Kıdem, senelik izin, işsizlik ödeneği, ya da Fatıma Aldal davasında olduğu gibi ölüm aylığı hakkından bahsetmiyor! Sadece hükümet sözcüleri çıkıp ev işçisi çalıştıran kişilere, özel istihdam bürolarını adres gösteriyorlar. Yani sonuçta maksat ev işçisi kadınların mağduriyetini gidermek değil, özel istihdam bürolarının önünü açmak oluyor.
Fatıma Aldal davası, ev işçisi kadınların mücadelesinde önemli bir örnektir. Ancak tek başına yetmez. Ev işçisi kadınlar da tıpkı diğer işçi kardeşleri gibi örgütlenmeli ve haklarını almak için mücadele etmelidirler.