
Yaklaşık 1,5 yıl boyunca Metro Kargo’da çalıştım. İlk iş görüşmesi yaptığımda maaşların her ayın 10’unda ödendiği söylenmişti. Ama ben maaşımı ilk ay 15’inde, ikinci ay 20’sinde aldım. Her geçen ay maaş verilme süresi uzatılarak zamanla 1 aylık maaşımız içeride bırakıldı. Bordrolarımızda Asgari Geçim İndirimi aldığımız gösteriliyordu, fakat biz hiçbir şekilde AGİ almıyorduk. Ve ne yazık ki bu bordroları imzalamak zorunda kalıyorduk. Birkaç ay önce çay ve temizlik işlerini yapan kadını işten çıkardıkları için tuvaletler kullanılamaz duruma gelmiş, çay içemez olmuştuk. Biz de çok yoğun çalıştığımız için bu işleri görecek vaktimiz zaten yoktu. Buna rağmen ısrarla yeni birini işe almadılar.
Bir aylık maaşımız içerideyken bu sefer gelen maaşı da geciktirmeye başladılar. Hem ücretlerin gecikmesi hem de ortamın pisliği canıma tak etmişti. Nihayet artık dayanamayıp istifa etmeye karar verdiğimde iki aylık maaşım içerideydi. Ortamın pisliği ve ücretin gecikmeli ödenmesi nedeniyle istifa ettiğimi belirten istifa dilekçemi idareye verdim. Kendi isteğimle işten ayrıldığım için bütün haklarımdan feragat etmem gerektiğini düşünüyordum. Nitekim işyerinin muhasebecisi de böyle demişti. Hatta hiç olmazsa kullanamadığım yıllık izinlerimin parasını istediğimde istifa ettiğim için bunu da alamayacağımı söylediler! Artık tek istediğim içeride kalan maaşlarımı alabilmekti. Onu da hemen vermeyeceklerini biliyordum çünkü bundan önce ayrılan işçilerinkini ödeyene kadar birkaç ay süründürmüşlerdi.
Eşim UİD-DER’li bir arkadaşına yaşadığım sorunu anlatmış. Arkadaş da notere gidip ihtar çekmem halinde hem maaşımı hem de kıdem tazminatımı alabileceğimi çünkü benim durumumun iş sözleşmesini haklı nedenlerle fesih olduğunu söylemiş. Hiçbir şey alamayacağıma o kadar inandırmışlardı ki beni, söylenenlere pek de inanmayarak notere gittim. Hatta noterin benden istediği parayı verirken “boşuna veriyorum bu parayı” diye düşündüm. Ama birkaç gün sonra işyerinden aradılar ve alacağımı vermek üzere beni işyerine çağırdılar. Böylece hem içeride kalan maaşımı, hem kullanmadığım senelik izin paramı hem de kıdem tazminatımı aldım. Sonra aynı sorunu yaşayan başka bir arkadaşıma haber verdim. O da ümidini kesmiş, karşılık beklemeksizin istifa etmeye karar vermişti. UİD-DER’li arkadaşın yönlendirmesiyle o da alacaklarını aldı.
Eğer UİD-DER olmasaydı hakkımı bilmeden ve alamadan bu işyerinden ayrılmış olacaktım. Doğrusunu söylemek gerekirse bu olayı yaşamadan önce UİD-DER’le ilgili hiçbir bilgim yoktu. Evet, tiyatro etkinliğine gitmiştik ve çok keyif almıştık. Ancak derneğin işlevini ve anlamını en azından ben tam olarak kavrayamamıştım. Bu olaydan sonra ise UİD-DER’in işçilerin hak alma mücadelesinde ne kadar önemli olduğunu anlamış oldum. İyi ki UİD-DER’le tanışmışız ve iyi ki UİD-DER var. Biz işçiler hiçbir hakkımızı bilmeden, yalan yanlış söylenen her şeye inanarak çalışıyoruz. Bu yüzden UİD-DER gibi derneklere gitmeliyiz, bilinçlenmeliyiz ve en önemlisi de başka arkadaşlarımızı da bilinçlendirmeliyiz diye düşünüyorum.
Ben UİD-DER’de insanların gönüllü ve hiçbir karşılık beklemeksizin emek verdiklerini gördüm. İnsanlardaki yardımlaşma ve dayanışma beni çok etkiledi. UİD-DER’e yardımları için bir kez daha çok teşekkür ediyorum.