
Son dönemde televizyon ve gazeteler sık sık Van depreminin yaralarının sarıldığını, yeni konutların yapıldığını yazıp çiziyorlar. Özellikle Tayip Erdoğan kendine özgü tepeden üslubuyla gerine gerine, yok Van’a şu kadar konut yaptık, yok bu kadar aile evine yerleşti diye konuşuyor. Öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki 2011 depreminde yıkılan evlerde onların yönetimindeki belediyelerin hiç sorumluluğu yok, sanki tüm sorunlar çözüldü ve sanki bu konutları halka bedava veriyorlar. Üstelik, konteynerlerde kalanların zorla dışarıya atıldığından, gidecek hiçbir yeri olmayan 100’den fazla yoksul ailenin ise başlarını sokacak bir yer talebiyle açlık grevine başladıklarından da hiç söz etmiyor Erdoğan. Bu aileleri çoluk çocuk elektriksiz, susuz bırakarak konteynerlerden çıkmaya zorlayan sanki bu hükümet değil!
Bu büyük yıkımı ranta çeviren AKP hükümeti, Van halkını düşünmek bir tarafa bu felâketten büyük vurgunlar yapmanın peşindedir. Zaten dürüst olmadığının göstergesi ortadadır. Biraz geriye dönüp baktığımız zaman gerçekler daha iyi anlaşılır. Van depremi olduğunda AKP hükümetinin, burjuva muhalefet partilerinin ve burjuva medyanın depremzede Kürt halkına karşı nasıl bir tutum içinde olduğunu, bunların “ettiklerinin cezasını buldular”, “teröre destek olanlara mı destek olacağız” gibi insanlık dışı ifadelerini ya da “yine de yardım ediyoruz” gibi tepeden sözlerini hatırlayalım. O dönemde hükümetin yüreği taş kesilmiş ve koca bir kışı naylon çadırlarda geçirmesine rağmen Van halkına yardım eli uzatılmamıştı. Hatta valinin uyarısını dinleyen vatandaşlar çatlak evlere girmiş ve ikinci depremde onlarca kişi bu evlerin altında kalmıştı. Bir taraftan bu depremde yıkılan mahalleler afet bölgesi ilan edilmemiş, diğer taraftan da gelen yardımlar engellenmişti. Yani o zor günlerde Van halkına sırtını dönen Başbakan, sıra ranta gelince bir anda Van halkının Başbakanı oluverdi...
Bizler UİD-DER’li mücadeleci işçiler olarak tüm samimiyetimizle, derneğimizin başlatmış olduğu Van halkıyla dayanışma kampanyasını işçi mahallerine taşımıştık. Bir taraftan halkların kardeşliğinin önemini işçi-emekçilere anlatırken, bir taraftan da depremzedelere yardım malzemeleri toplamıştık. Van halkının yüreğini yakan deprem ve burjuvazinin kirli dilinin karşısında, sadece Kürtlerin değil Türk emekçilerin de duyarlılığına şahit olmuştuk. Van halkı gerçek dostlarının kim olduğunu o gün çok iyi gördü ve biliyor. Başbakan’ın yalanları o acılı halka bu gerçeği unutturamaz.