
abd-krizi.jpg [1]

Yaratılan bütçe krizi nedeniyle kamu işçilerinin maaşları ödenmedi, birçoğu zorunlu izne gönderildi ya da maaşlarını alamadan çalışmaya devam etmek zorunda bırakıldı. Amerikan Kongresi (Meclisi) de kepenk kapattı. İşçilerin maaşının ödenmemesinin sebebi ise devletin kasasında paranın olmaması değil, Kongre’nin hükümete para harcama yetkisi vermemesidir. Kongre’nin verdiği son para harcama yetkisi 1 Ekimde doldu. Yetki olmadan para harcamak yasadışı sayıldığı için kanunlarla izin verilen acil ve kritik hizmetler dışındaki tüm faaliyetler durdu.
Tüm bu tartışmaların odağında ise Obama’nın isminden türetilen ve “Obamacare” olarak bilinen Düşük Maliyetli Sağlık Yasası var. Kongre’de çoğunluğu oluşturan muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti’nin temsilcileri yasayı olumlamıyor, fon ayrılmasına onay vermiyor ve yasanın değiştirilmesini istiyorlar. Obama’nın hazırladığı sağlık programı ise “herkese sağlık sigortası” sloganıyla gündeme gelmiş ve onaylanmıştı. Ekim ayıyla birlikte yürürlüğe giren yasa, sağlık alanında özellikle de emekçilere emekli olma imkânı tanıyor ve sağlık hakkından yararlanamayan yoksullar için önemli bir adım oluşturuyor. Sağlık programına göre 40 milyonu aşkın sigortasız kişinin 32 milyonu sigorta kapsamına alınacak. 65 yaş altındaki düşük gelirlilerin çoğunluğu sosyal güvenlik uygulamalarından faydalanabilecek. Yıllık geliri 30 bin dolardan düşük olan 4 kişilik ailelerin tamamı bu haktan faydalanacak. Daha önce, çocukların ve gençlerin ailelerinin sigortalarından faydalanma yaşı 18 iken, şimdiki yasayla bu 26’ya yükseltiliyor. Yasayla birlikte sigorta şirketlerinin, hastalığı olduğu gerekçesiyle sigorta yapmadıkları kişiler, yeni yüksek risk programı ile sigorta kapsamına alınacak.
Daha önce Amerika’da 65 yaş üstü ve engellileri kapsayan sağlık sigortası ile düşük gelirlileri kapsayan farklı bir sağlık programı uygulanıyordu. Yasayla birlikte bu sağlık programlarının kapsamı da genişletilecek. Yasada yıllık geliri 250 bin doların üstünde olan zenginlere ise ek vergiler getirilecek.
Obama, ABD başkanlığına hazırlanırken bu yasayı çıkaracağını vaat etmişti. Çünkü “rüyalar ülkesi” olarak bilinen ABD’de 50 milyona yakın yoksul ve 5 milyondan fazla evsiz var. Muazzam zenginlik ile korkunç sefalet yan yana! On milyonlarca insanın hiçbir sosyal güvencesi yoktu ve aslında ABD’de sınıf çelişkileri giderek keskinleşmekteydi. İşte Demokratlar ve Obama, söz konusu yasayla hem bu çelişkileri yumuşatmak hem de böylece seçimleri kazanmak istediler. Nitekim amaçlarına da ulaştılar. Ancak Cumhuriyetçiler Obama’nın bu vaadine onay vermediler. Parlamentonun çalışmasını durdurarak yasayı engellemeye çalıştılar. Yasanın geçmesini engelleyemediler, şimdi ise söz konusu yasayı geri çektirmeye çalışıyorlar.
İşçi sınıfının örgütsüzlük koşullarında, burjuvazinin bir kesimi, toplumsal patlamayı önlemek amacıyla verilen kırıntıyı bile fazla görüyor. Şurası çok açık ki, ABD’de sınıf çelişkileri giderek keskinleşmektedir. Aslında süren ekonomik kriz ve keskinleşen sınıf çelişkileri, burjuva siyasetini de krize sürüklemektedir.