Çalışma koşulların daha da kötüleşmesi, düşük ücretler karşı geldikleri ve işyeri temsilciliklerinin tanınmasını talep ettikleri için 11 Kasım da işten atılan 48 Hacettepe Hastanesi taşeron işçisi, tüm baskılara karşın işlerine geri dönmek için mücadele etmeye devam ediyor.

Hacettepe işçileri 13 Kasım akşamı rektörle yaptıkları son görüşmenin de sonuçsuz kalması sonrasında 14 Kasımdan itibaren hastane bahçesinde direnişe başladılar. İşlerine geri dönmekte kararlı olan işçiler, iş yerlerine ve emeklerine sahip çıkacaklarını dosta düşmana göstermek için 18 Kasımda hastane bahçesine direniş çadırı kurmak için hazırlık yaptılar. Kalıcı çadır kurulmadan önce 11.00 da desteğe gelen sınıf ve kitle örgütleriyle birlikte temsili bir çadır kuruldu. UİD-DER’li işçiler de Hacettepeli sınıf kardeşlerinin yanındaydı. Temsili çadır kurulmadan önce ve kurulduktan sonra Rektörlük Mali Danışmanı Muhammed Özgehan çadıra izin veremeyeceklerini ısrarla söyledi ve “hastaneye polis sokmak istemiyoruz” diyerek işçileri tehdit etti. İşçiler bu tehdide, “biz işimize geri dönene kadar buradan ayrılmayacağız ve çadırımızı da kuracağız. Şayet Hacettepe rektörlüğü burada çadır istemiyorsa bizi işe alsın. Buraya çadır kuran biz değil Hacettepe Hastanesi yönetimidir” diyerek yanıt verdiler. İşçilerin tehditler karşısında boyun eğmemesi ve çadırı kurmalarının ardından, kalıcı çadır kurulana kadar bekleyen hastane yönetimi kalıcı çadır kurulmaya başlandığı sırada Beytepe Kampüsün’den getirdiği güvenlikçilerle işçilere saldırdı. İşçiler zincir oluşturarak çadırlarını korumaya çalıştılar. Saldırı sonucunda

pek çok işçi yaralandı ve çadır malzemeleri tahrip edildi. Bu saldırı karşısında da geri adım atmayan işçiler kurtara bildikleri çadır malzemeleriyle çadırlarını kurdular ve gelebilecek yeni bir saldırıya karşı sabaha kadar çadırlarında nöbet tuttular.

19 Kasım günü işçilerin yanına tekrar gelen Muhammed Özgehan; 1 ay sonra yeni ihalenin yapılacağını o zamana kadar işçilerin Hacettepe’nin başka yerleşkelerinde istihdam edilebilineceğini, ihaleden sonra tekrar işlerine dönebileceklerini ve rektörlüğün kendileriyle görüşmek istediğini söyledi. İşçiler bu sözlere karşı işten atılmadan önce ne şekilde çalışıyorlarsa aynı şekilde çalışmaya devam ettirilmedikleri müddetçe direnişe son vermeyecekleri yanıtını verdiler.

Saldırıdan 1 gün sonra işçilerin çadırının kurulu olduğu alanın karşısındaki bir duvara; işçilerin işten atılmasının sorumluluğunun kendisinde olmadığını, işçileri işten çıkartanın şirket yönetimi olduğunu ilan eden bir pankart astıran hastane yönetimine işçilerin yanıtı; “Sizin haberiniz olmadan bu hastaneden 48 işçi çıkarılabiliyorsa siz bu hastaneyi yönetmiyorsunuz demektir. Öyleyse siz gidin bu hastaneyi taşeron şirket yönetsin” oldu.

Hacettepe Hastanesi işçileri hastane önünde halayları, sloganları, dayanışmaya gelen dostlarıyla sıcak çaylarını, kahvelerini içerek kardeşlik yüklü sohbetlerini ederek ekmekleri ve onurları için mücadele etmeye devam ediyor. Hacettepe yönetimi ise hırsından nereye saldıracağını şaşırmış durumda.