
İş ilanı deyince artık ilk baktığım şey fabrika patronlarının sunduğu sosyal haklar oluyor. Acaba hangisi SSK, AGİ, yemek ve servis dışında bir sosyal haktan bahsediyor diye merak ediyorum. Bu merak için birkaç sebebim var çünkü.
Öncelikle uzun süredir bir kadın işçi olarak iş arıyorum. Ancak İŞKUR üzerinden ne zaman iş ilanı açılsa çok büyük bir bölümünde kadın işçilerin yaş aralığı diye uzayıp gidiyor. Eğer kadın işçi talebi varsa ilanı incelemeye başlıyorum. İlanda en sona bırakılmış, bizler içinse önceliği bir hayli önemli olan bir bölüm var. Fabrikadaki sosyal haklar. Patronların birçoğu sosyal hak olarak sigorta, servis, asgari geçim indirimi ve yemeği önümüze sürüyor.
Ne zamandan beri yemek bir sosyal hak oldu, sorarım! Onca saat bir işçiyi çalıştıracaksın, sonra “sana yemek veriyorum, kıymetimi bil” mi diyeceksin? Yemek vermediğin işçiyi nasıl çalıştıracaksın, evden mi yemek getireceğiz? Gerçi evden getirebileceğimiz kaç günlük azığımız var o da malum. Sonra listedeki sigorta ışıldıyor niye o listede olduğunu anlayamadan. Kayıt dışı çalıştırılan birçok işyeri biliyoruz. İş kazası gerçekleştiğinde ya da bir işçi cinayete kurban edildiğinde aynı gün işçinin sigortasını yapılıyor. Ama bu kadar da olmaz dedirtiyor patronlar. Devletin resmi işçi bulma kurumu, sigortanın bir nimet olarak sunulmasına gık demiyor. Bir de asgari geçim indirimi var ki o listede, görülmeye şayan! Kendi ceplerinden çıkmayan üç kuruşluk parayı, arsızca bizlere sunmaya utanmıyorlar. Servis hakkına gelince, evin bilmem ne kadar uzaklığında alıp, gece-gündüz demeden bir o kadar uzağında bırakan servis hizmeti.
İşsizlik kırbacıyla baştan işçileri sindirmeye çalışan patronlar, bir de en temel haklarımızı bize ekstra bir hak sunuyormuş gibi allayıp pulluyorlar. İster işli ister işsiz işçiler olalım. Bu kadar uyanık ve pervasız olan patronlar karşısında bizler de uyanık olmalıyız. İş görüşmelerinde işçilere sosyal hak diye sundukları asgari geçim indirimini, sonra işçilere vermemek için nasıl bin dereden su getirdiklerini unutmayalım. Gece vardiyalarında servislerden E-5 kenarında indirilip, dakikalarca korku içinde evimize nasıl ulaştığımızı hatırlayalım. “Maliyeti kısacağız” diye yemeklerin kalitesiyle, miktarıyla nasıl oynadıklarına kaç kez şahit olmuşuzdur. İşe girdikten aylar sonra sigortamızı yapıp, yılımız dolmadan girdi-çıktı yaptıklarını anımsayalım. İşte patronlar bu kadar uyanık! Biz işçiler niye uyanık olmayalım?