
Neredeyse her gün fabrikalardan, madenlerden inşaatlardan iş kazası haberlerini alıyoruz. Fabrikalar ise mezbahayı andırıyor. Uzayan çalışma saatleri, önlem alınmaması, iş kazalarını daha da arttırıyor. Çoğu durumda kazayı geçiren işçi ne yapacağını bilmediği için ikinci bir mağduriyet yaşıyor.
Taysad Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu traktör parçaları üreten bir fabrikada yaşanan iş kazası örgütsüzlüğün ve bilinçsizliğin biz işçileri ne tür hallere düşürdüğünü bir kez daha gösteriyor. İki aylık ve halen deneme süresindeki işçi arkadaşımız matkap ile tamir yaparken matkabın ucu parmağına giriyor. Matkabın ucunu parmağından çıkarabilmek için matkabın geri tuşuna basmak zorunda kalıp ikinci bir acıya maruz kalıyor. İşyeri hekimi kazanın gerçekleştiği saatlerde işyerinde olmadığı için işçi arkadaşımızı insan kaynaklarına götürüyorlar. Burada kazayı geçiren arkadaşa bu bölümden biri sadece pansuman yapıyor. Ardından da “bir şeyin yok, işinin başına geri dön” denilerek üretime geri gönderiliyor.
Bunun üzerine bölüm sorumlusu kazanın ciddiyetini anlatmak ve çalışanın hastaneye götürülmesi için üretim müdürüne çıkıyor. Ve insan kaynakları müdürü tekrar sahneye çıkıyor. İşçi arkadaşımızın pansuman yapılmış parmağını açtırarak “ne var bakalım, bu kadar abarttınız” diyerek hastaneye gitmesine bir kez daha engel oluyor. Bunun üzerine bölüm sorumlusu insan kaynakları müdürünü kazanın ciddiyetine inandırmak için üretime kazanın gerçekleştiği yere götürüyor. Hem matkap hem yerler kan içinde! Ayrıca matkabın ucunda arkadaşın parmağına ait et parçaları duruyor. Ancak bu görüntüden sonra işçiyi sanayinin içinde bulunan sağlık kuruluşuna götürmeye karar veriyorlar. Tabii iş kazası raporu tutulmuyor. İşçi arkadaşımıza bir aya yakın rapor veriliyor. Ama hem deneme süresinde olduğu için hem de kredi borçları nedeniyle paraya ihtiyacı olduğu için arkadaşımız, 2 gün rapor kullandıktan sonra işbaşı yapıyor.
Patronlar ekonomik zor yoluyla işçilerin var olan koşullara tepki göstermesini engelliyor. İşsizlik kırbacını sırtlarında hisseden işçiler, iş kazaları dâhil birçok soruna sessiz kalmak zorunda kalıyorlar. Bu yüzden işten atılmak istemeyen işçi bir uzvunu dahi kaybetse sessizce ‘kaderine’ razı oluyor. Oysaki işsizliğe de iş kazalarına da çözüm olan “kaderine” razı gelip susmak değil örgütlenerek birlikte mücadele etmektir.