
Açılış konuşmasını yapan Deri-İş Sendikası’ndan Tülin Çelik, Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nün tarihini anlattı: “25 Kasım, 1960 Dominik Cumhuriyeti’nde, Trojillo Diktatörlüğü’ne karşı direniş sergileyen Mirabel Kardeşlerin, cezaevinde bulunan eşlerini ziyaret ettikten sonra tecavüz edilerek öldürülmelerinin tarihidir. Bu olayın ardından tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar düzenlenmiş, 1981 yılında da Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan 1. Latin Amerika Karayip Kadınlar Kongresi’nde Mirabel Kardeşlerin öldürüldüğü gün olan 25 Kasım ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’ ilan etmiştir. Bu kararı benimseyen Birleşmiş Milletlerin 1999’daki kararı ile her yıl 25 Kasım tarihi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü olarak anılır.”
Çelik, Kadın İstihdamı Paketi ile kadın işgücünü güvenceli ve sendikalı işlerden çekerek evde çalışmaya, yarı zamanlı, kısmi süreli veya çağrıya bağlı çalıştırmaya dönüştürmek isteyen AKP hükümetini eleştirdi. Aile Bakanı’nın “kadını düşünüyoruz” yalanlarına karşılık, Türkiye’deki kadınların neler yaşadığına değindi. Bu senenin ilk on ayında erkekler tarafından168 kadının öldürdüğünü,148 kadına ve kız çocuğuna tecavüz edildiğini, 170 kadının yaralandığını, 123 kadına ve kız çocuğuna tacizde bulunulduğunu, her 5 kadından birinin şiddetin çeşitli türlerine maruz kaldığını açıkladı.
Çelik, kriz zamanlarında da ilk işten atılanların kadın işçiler olduğunu, daha düşük ücretlerde çalıştırıldıklarını, mobbinge (duygusal baskı), cinsel tacize, fiziksel şiddete maruz kaldıklarını anlattı, kadınların birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Açılış konuşmasının ardından, Kadın Koordinasyonu’nun hazırladığı 3 dakikalık video sunuldu. Panele, Mor Çatı gönülleri Gülsun Kanat Dinç ve Feride Yıldırım Güneri’nin şiddet konulu sunumları ile devam edildi. Şiddet türleri ve baş etme yollarını açıklayan Dinç ve Güneri, işçilerden gelen soruları cevapladılar. Kadın işçiler, genellikle Mor Çatı’nın şiddet gören kadınlara çare olup olamadığına, başvuru işlemlerinin ne şekilde yürüdüğüne dair sorular yönelttiler.
2. oturumda Tek Gıda-İş sendikasından Neslihan Taşoluk Nakkaş ve TÜMTİS’ten Göknur Marş, işyerinde fiziksel şiddet, mobbing ve cinsel tacize dair sunum yaptılar ve işçilerin sorularını yanıtladılar.
Panelin Kadınlar Konuşuyor bölümünde, direnişte olan kadın işçiler şiddet konusundaki düşüncelerini aktardılar, deneyimlerini paylaştılar.
Panelde UİD-DER Kadın Komitesi adına bir konuşma yapıldı, kadına yönelen erkek şiddetinin erkeğin doğasından değil, kapitalizmin işleyişinden kaynaklandığı açıklandı. Konuşmanın ardından program sona erdi. İşçi kadınlar mücadele sloganlarıyla salondan ayrıldılar.
Aşağıda “Kadınız, Sendikalıyız, Şiddete İsyandayız!” panelinde UİD-DER Kadın Komitesi adına yapılan konuşmayı yayınlıyoruz.
UİD-DER Kadın Komitesi: Kadınıyla Erkeğiyle Mücadeleye!
Merhaba dostlar, UİD-DER Kadın Komitesi adına hepinizi en güçlü dayanışma duygularımızla selamlıyoruz.
Kadına şiddete karşı mücadele günü vesilesiyle bir aradayız. Ne yazık ki içinden geçtiğimiz bu zamanda kadına yönelik şiddet çeşitli biçimler altında giderek artıyor. Bu sorun özellikle Türkiye’de bariz bir biçimde derinleşiyor.
Biz kadın işçiler olarak biliyoruz ki çalıştığı işte en düşük ücretleri alan, tüm sosyal hakları budanan, haksız savaşlarda en büyük acılara itilen, değersiz görülen, küçümsenen, tacize, tecavüze uğrayan kadının asıl düşmanı kapitalist sömürü düzenidir. Elbette kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet kapitalizmle sınırlı değildir. Tarihsel kökleri olan bir sorundur. Ancak kapitalizm, çelişkileri, üzerini örterek derinleştirmiştir. Bu sömürü düzenine karşı mücadele yürütmeden kadınların kurtulması mümkün değildir.
Kadına yönelik şiddet sorununun bu temelde düşünülmesi gerektiğine inanıyoruz. Kapitalizmde sömürü ve iktidar ilişkileri tüm toplumsal yapının iliklerine kadar işlemiştir. Toplumsal değer yargıları işte böyle bir düzen içerisinde şekilleniyor. Bu ilişkilerin kadınla erkek arasındaki ilişkilere yansımaması düşünülebilir mi? Erkek, kadın üzerinde söz sahibi olmanın, yani iktidar kurmanın ayrıcalığını yaşıyor. Kadın üzerinde kurduğu iktidar sayesinde tattığı üstünlük duygusu, erkeğin yetersizlik, güçsüzlük, tatminsizlik, aşağılık kompleksi gibi psikolojik bozukluklarına ilaç gibi geliyor. Bu iktidarın hissedilmesinin farklı biçimleri olabiliyor. Karısının giyimine karışmak, kaba davranma hakkını kendinde görmek, kadını aşağılamak, sözüne ve fikrine değer vermemek, yasaklar koymak, hatta cinsel zorbalık, erkek iktidarının yasalarca da geleneklerce de onaylanan biçimleridir. Dayak ise erkek iktidarının, fiziksel şiddet ile kadına dayatılmasından başka bir şey değildir aslında. Kadının erkeği terk ederek şiddete son vermek istemesi de kurtuluşu için yeterli olmuyor kimi zaman. Mülkü olarak gördüğü kadını kaybetmeyi hazmedemeyen, iktidarını yitirmenin öfkesiyle saldırganlaşan erkek, kadına yönelik şiddetin dozunu arttırabiliyor, hatta onu öldürmeye yönelebiliyor. İşte başta erkeği olmak üzere tüm insanları insani değerlerden uzaklaştıran kapitalist sömürü düzenine karşı mücadele bu nedenle olmazsa olmazdır.
UİD-DER Kadın Komitesi bu bilinçle kadınlar arasında pek çok çalışma yürütüyor. Fabrikalarda, işyerlerinde çalışırken yaşadığımız sağlık sorunları, ev işlerini yaparken emeğimizin görülmemesi, ev-iş çemberinde sıkıştırılmış hayatlar yaşamamız, çocuk bakımının sırtımıza yüklenmesi, aşağılanma, taciz, şiddet ve daha nice sorunumuza karşı kadın işçilerle bir araya geliyoruz. Kadınıyla, erkeğiyle bir bütün olan işçi sınıfına yönelik çalışmalarımızı bu bilinçle sürdürüyoruz.
İşçi sınıfının kadın ve erkekleri, işçi mücadelesi içerisinde eşitliğin, dayanışmanın, omuz omuza geleceğe yürümenin güzelliğini yaşama şansı elde ediyor. Mücadeleci kadın ve erkek işçiler mevcut sömürü düzenini ve her tür eşitsizliği sorguluyor. Sınıflı toplumun varlığının devamını sağlayan değer yargılarıyla hesaplaşıyor. İşçi sınıfının mücadelesi içerisinde ter akıtanlar, eşitliğin ve dayanışmanın tadına varıyor. UİD-DER Kadın Komitesi işte bu nedenlerle kadın işçi-emekçileri kendi erkeklerine karşı değil, sömürü düzenine karşı mücadele etmeye çağırıyor. Kadın ve erkek işçiler sömürücü erkek egemen düzene karşı omuz omuza mücadeleye giriştiğinde kadın sorununun çözülebileceğine inanıyoruz. UİD-DER Kadın Komitesi olarak hepinizi selamlıyor, mücadelede başarılar diliyoruz.