
Maalesef patronların saldırılarıyla başa çıkmaya çalışırken bir de kraldan çok kralcılarla uğraşıyoruz. Patronun oyunlarına alet olan, ruhlarını patrona satmış olan, şef pozisyonunda olan kendi sınıfını bilmezlerden bahsediyorum.
Geçen gün işyerinde bir iş arkadaşımız çocuğu hastalandığı için hastaneye götürmek zorunda kaldığından işe gelememişti. Bu kralcı şefimiz çocuğunu hastaneye götüren işçiyi telefonla arayarak telefonda bağırmaya başladı ve “Sen benden izin almadan hastaneye nasıl gidersin? Burada işler seni bekliyor, sen ne yaptığını sanıyorsun? Kendin dahi hastalansan önce fabrikaya geleceksin, izin alıp hastaneye gideceksin” dedi. Kendisine sordum, neden böyle konuşuyorsun diye. O da bana “patron böyle istiyor, önce iş gelir” dedi.
Patronlar genelde işçileri bölmek için bazı işçilere yetki vererek, amir pozisyonuna getirerek bütün pis işlerini onlara yaptırırlar. Bizim dangalak şefe yetki vermişler, o da kendini kral sanmış babasını kesmiş misali.
Arkadaşlar bilmeliyiz ki biz işçilerin gözlerini boyamak için, bizlere yetki veya unvan vererek nereden geldiğimizi unutturmaya çalışırlar, ama patronların işine yaramaz hale geldiğimizde kullanılmış bir mendil gibi fırlatır atarlar. Biz işçileri sefalet koşullarında çalıştıran, aç bırakan bu patronlar ve onların düzeni değil mi?
İşçi kardeşlerim, sınıfımızı bilelim, birleşelim!