
Geçenlerde fabrikamızda bir iş kazası gerçekleşti. Benim bu fabrikada çalışmaya başladığımdan beri gördüğüm ikinci iş kazası olayı oluyor. Benden önce de bu işyerinde iş kazası olmuş muydu, araştırmaya başladım. Daha eski arkadaşlara soruduğumda durumun vahametinin iyice farkına vardım. Bu ne ilkti ne de gerekli iş güvenliği önlemleri alınmadıkça son olacak.
Patronumuz bu son iş kazasından dolayı olsa gerek, dışarıdan bir iş güvenliği firmasıyla anlaşarak bize eğitimler vermeye başladı. Bundan sonra da eğitimlerin devam edeceği getirdiği uzman tarafından biz işçilere iletildi. Eğitimi veren uzman bize birkaç trajikomik video izletti. Fakat işyerlerimizde geçirilen iş kazaları bu izletilen videodakilere benzemiyordu. Bu gerçekten de tartışılacak bir konuydu. Sonra iş kazalarının biz işçilerden kaynaklandığını dile getirdi. Bizler dikkatsizmişiz, işimizde adapte olamıyormuşuz da ondan kaynaklanıyormuş iş kazaları. Biz işçiler günde 12-14 saat çalışıyoruz. Borç harç içinde yüzüyoruz. Aldığımız düşük ücretler de ortada, kafamızda bu ayı nasıl geçiririz derdi varken bizler nasıl dikkatli ve odaklı çalışabiliriz? Teknoloji o kadar gelişmişken neden teknolojiyi kullanarak gerekli iş güvenliği önlemlerini almıyorlar. Tabii ki bunlar patronlar için bir maliyet, biz işçilerin can güvenliği onlar için bir maliyet.
Sonra oturup düşündüm; patronun verdiği iş sağlığı ve güvenliği eğitimi ancak bu kadar olur. Eğer, biz işçiler örgütlenip haklarımızı öğrenmezsek, patronun çıkarı için verilen bu tip eğitimlerde suçlu her zaman biz işçiler olacağız. Şayet örgütlenip bir arada olursak gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini alması için patronlara baskı yapabiliriz. Patronlar da bu güvenlik önlemlerini almak zorunda kalırlar.