Her yılın Aralık ayında hükümetten, en büyük işçi ve işveren konfederasyonlarından 5’er temsilcinin katılımıyla, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor. Komisyonun toplanmasıyla birlikte asgari ücret kısa bir süreliğine gündem oluyor. Komisyonun masa başında yaptığı tartışma ve pazarlıklar hiçbir işe yaramıyor. Çünkü her seferinde aynı şey oluyor: 5 patron temsilcisiyle, patronların hizmetindeki 5 hükümet temsilcisi aralarında anlaşıp işçilere sefalet ücreti dayatıyorlar. İşçiler adına masada oturan 5 Türk-İş temsilcisi ise, yalnızca asgari ücretin yetersiz olduğuna işaret ediyor ve muhalefet şerhi düşmekten öteye hiçbir şey yapmıyor. Nihayetinde patron ve hükümet temsilcilerinin oluşturduğu işçi düşmanı çoğunluk ne derse o oluyor.
Türk-İş, Kasımda 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 3 bin 470 lira olduğunu açıkladı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, sendikaların açıkladığı bu tür rakamlara pek itiraz etmiyor. Bilakis, 4 kişilik bir ailenin geçinmesi için asgari tutarın 4 bin liranın üzerinde olduğunu onlar da kabul ediyorlar. Ancak patronlar ve hükümet, asgari ücretin tespiti için tam anlamıyla sahtekârca bir hesaplama yöntemi izliyor. Asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin yalnızca 1 ferdinin geçimi için hesaplanıyor. Yani 4 bin küsur liralık rakam önce 4’e bölünüyor; daha sonra ortaya çıkan rakamdan vergiler ve diğer kesintiler düşülünce geriye 800 küsur liralık bir ücret kalıyor. 4 kişilik bir ailede, 4 kişinin birden çalışamayacağı bilinmiyor mu? Yeni doğmuş bebeklerin ve çocukların çalışamayacakları elbette biliniyor. İşçi ailesinin genç fertleri doğal olarak çalışmaya başladıktan birkaç yıl sonra kendi ailelerini kuruyor. 4 kişilik bir ailede ancak 2 kişinin çalışabildiği açıktır. O halde bir ailenin geçinmesi için gerekli asgari tutarın 4’e bölünmesi göz göre göre yapılan bir sahtekârlıktır.
Diğer taraftan tek kişi üzerinden belirlenen asgari ücretin, bir insanın geçimine bile yetmeyeceği, yetmediği de açıktır. Ayrıca bir kişinin geçimi için gerekli olduğu söylenen “asgari ücret”, kesilen vergilerle kuşa çevrilmektedir.
Hayatın gerçeklerine dayanan bir hesaplama yapıldığı durumda bambaşka bir tablo çıkar ortaya. Bir insanın asgari ölçüde bile geçinebilmesi için “asgari ücret”in çok daha üzerinde bir ücrete ihtiyaç vardır. Ancak hükümet, patronları daha fazla zenginleştirme uğruna milyonlarca işçiyi ve ailesini sefalet ücretiyle yaşamaya mahkûm ediyor.
Durum buyken, yüzsüzlükte ve açgözlülükte sınır tanımayan patron örgütlerinin temsilcileri, asgari ücretin yüksek olduğunu söyleyecek kadar arsızlaşıyorlar! Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan 11 yıllık iktidarları döneminde, asgari ücrette olumlu artışlar olduğunu iddia etti. Başbakan Erdoğan, Meclis’te yaptığı konuşmada aynen şu lafları etti: “Çay ve simit hesabını da hatırlatmak isterim. 2002’de, asgari ücret 184 liraydı. Beş kişilik bir aile, günde üç öğün çay ve simitle geçinse 270 liraya ihtiyaç vardı. Bugün bu hesabı yaptığınızda, asgari ücret 804 lira. Beş kişilik bir aile, üç öğün çay ve simit tüketse, ihtiyacı olan miktar 450 lira. 11 yıl önce asgari ücret, çay ve simide yetmezken bugün ise asgari ücretin yarısı buna yetiyor.” Başbakan rakamları çarpıtarak, alenen yalan söylerken, hiçbir utanma ya da sıkılma belirtisi göstermemektedir. Simit 1,40 liradır. 5 kişilik aile 30 gün boyunca günde 3 öğün sadece simit yese 630 lira eder. Her simidin yanında 1 tane de çay içseler toplam 1080 lira tutar.
Başbakan’ın, işçilere asgari ücreti reva görmesi ve işçi ailelerinin simit ve çayla beslenmesini yeterli bulması, gerçekte onun kimin temsilcisi olduğunu gözler önüne seriyor. Üretmeyen ve işçileri sömürerek yaşayan patronlar zevkusefa içinde yaşarken, tüm zenginliği üreten işçiler sefalet koşullarından kurtulamıyorlar. İşçi ailelerinin beslenme, giyinme, barınma, ısınma, ulaşım, iletişim, çocukların eğitimi gibi en temel insani ihtiyaçları yok sayılmaktadır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda patronlar ve hükümetin temsilcileri, 2014 yılının ilk 6 ayı için %3, ikinci 6 ay içinse %3 oranında zam öneriyorlar. Bu, işçilerle dalga geçmektir. Milyonlarca işçi ailesinin yaşamını doğrudan etkileyen asgari ücretin tespiti, işçileri daha fazla sömürmekten ve kâr etmekten başka bir şey düşünmeyen patronların ya da işçi düşmanı hükümetlerin insafına bırakılamaz. Sahtekârlıklardan arındırılarak hesaplanacak, hayatın gerçeklerine dayanacak, işçi ailesini sefalete mahkûm etmeyecek bir asgari ücreti ancak işçilerin seçeceği kurullar belirleyebilir. Asgari ücreti işçilerin belirlemesi, milyonlarca işçinin seferber olmasına; emeklerine ve yaşamlarına sahip çıkmasına bağlıdır. Sefalet düzeyindeki asgari ücrete, işçilerle dalga geçercesine %3 zam yapmayı önerenlere, örgütlenerek ve mücadele ederek cevap verilmelidir.
Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılsın, Vergiler Patronlardan Kesilsin!
Asgari/Temel İhtiyaçları Gerçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!