
25 Aralıkta Kardemir Demir Çelik fabrikasında kuvvet santrali enerji tesislerinde, asit borularından birindeki kaçak nedeniyle bir patlama meydana geldi. O esnada orada çalışmakta olan bir işçinin yüzü tamamen yanıklar içinde kaldı. İşçi yanına koşan arkadaşları tarafından hemen su ile yıkandı. İşçinin hastanedeki tedavisi halen sürüyor ve enfeksiyon tehlikesine karşı yanına kimse alınmıyor.
26 Aralıkta dökümhanede taşeron Aktaş firmasına bağlı olarak çalışan Ramazan Günaydın adlı işçi iş kazası sonucu ağır yaralandı. Merdivene çıkıp montaj yaptığı sırada merdivenden düşüp kafasını yere çarpan işçi beyin kanaması geçirdi. Hayati tehlikesi devam eden işçinin yoğun bakımda tedavisi sürüyor.
28 Kasımda, yine aynı fabrikada, 39 yaşındaki Hüseyin Özdemir iş cinayetine kurban gitmişti. Gece vardiyasında çalışırken, kok kömürlerini kılavuz arabası ile fırına boşalttığı sırada düşen kömür parçalarını toplarken fırın ile iş makinesi arasına sıkışan işçi ağır yaralanmış, arkadaşları tarafından sıkıştığı yerden çıkarılmıştı. Ağır yaralı işçi, ambulans ile hastaneye giderken hayatını kaybetmişti.
Maliyet unsuru olarak görülen iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve denetimlerin yapılmaması yüzünden, işçiler göz göre göre ölüm ile yüz yüze çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu kötü çalışma koşullarının kaderimiz olmadığını bilmeliyiz. Bizleri ölümle yüz yüze çalıştıran patronların kader deyip üstünü kapadığı çalışma koşullarını değiştirmek için örgütlenmeli ve patronlara iş güvenliği önlemlerinin alınmasını dayatmalıyız.