
Teknoloji geliştikçe oyunlar çeşitleniyor, yaygınlaşıyor. Yok şeker toplamaca, yok balon patlatmaca, yok mücevher toplamaca… Saymakla bitmiyor oyunların adları. Sadece oyunla da sınırlı değil, facebook, twitter gibi sosyal medya araçları da yaygın bir şekilde cep telefonlarından takip edilir hale geldi. Sabah servise bindiğimde birçok işçi arkadaşım, elinde cep telefonu, oyun oynuyor. Çay molasında, yemek molasında, akşam işten çıkarken serviste tekrar bu oyunlara devam ediliyor. Bu sadece çalıştığım işyeriyle de sınırlı değil. Otobüste, minibüste, metroda, bir kafede bir araya gelindiğinde bile ceplerde duran telefonlar artık elden düşmüyor. İnsanlar birbirlerinin yüzlerine bakmadan, gözlerindeki o samimiyeti, dostça bakışı görmeden, bir ellerinde telefon, sohbet eder hale geldiler. O da sohbet sayılırsa; çoğu zaman suskunluk, ara ara laf atma…
İşyerindeki bir işçi arkadaşımla sohbet ederken o da aynı sorundan yakındı. “İnsanlar birbirlerine doğru düzgün selam bile vermez oldu. Ellerde telefon hayattan kopuyorlar. Bizim hanım bile elinden düşürmüyor telefonu. Bir oyuna takıldı, level atlayacağım diye yatakta bile oyun oynuyor. Resmen insanları bağımlı hâle getirdiler. Düşünsene, yatak odalarına kadar girdi bu oyunlar…”
Gencinden yaşlısına, kadın-erkek demeden toplumun büyük kesimi oyunların, sosyal medyanın adeta esiri hâline geldi. İnsanların kimi zaman stres atmanın, “kafa dağıtmanın”, kimi zaman eğlenmenin aracı olarak kullanmaya başladığı oyunlar, bir süre sonra tüm zamanı almaya başlıyor. İnsanlar, yanı başında olup bitenlerden, arkadaşlarından kopuk asosyal bir şekilde yaşamaya başlıyor. Biz işçiler elbette ki, yaşadığımız onca sıkıntıdan, stresten uzaklaşmaya, eğlenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Fakat bizi bağımlı hale getiren teknolojik aygıtlardan bize dost da olmaz, hayır da gelmez. Onlar sadece bizleri oyalar ve geçici olarak sorunlarımızı, sıkıntılarımızı unutmamızı sağlar. Ertesi gün yine benzer durumlarla yüz yüze kalmaya devam ederiz. Dostça, güvenle yan yana gelmeye başladığımızda, birbirimizin gözündeki ışıltıyı görmeye başladığımızda birbirimizden güç ve moral alırız. Bizleri oyalamalarına da izin vermeyiz.