
Fabrikaların, hastanelerin, atölyelerin cefakâr kadın işçileri, evin tüm yükünü omuzlarına yüklemiş, evlatlarını iş kazalarında, meslek hastalıklarında yitirmiş acılı kadın kardeşlerimiz;
Bombalanan yavrularının cesetlerini eteklerinde toplayan Roboskili kadınlar, yoksul Kürt anaları; egemenlerin kanlı savaşından, zulümden kaçıp çocuklarına hayat bulmaya çalışan Suriyeli mülteci kadınlar;
Sömürücü kadın ve erkek patronların baskılarına, hırsızlıklarına boyun eğmeyen direnişçi kadınlar;
Tüm dünyada patronlar sınıfının sömürü düzenine ve bu düzenin katmerleştirdiği sorunlara karşı mücadele eden yiğit kadınlar;
8 Mart hepimize kutlu olsun!
8 Mart tüm dünyada işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sömürüye ve zulme başkaldırdığı tarihi bir gündür. Çok büyük mücadeleler sayesinde tarihe kazınmış bu güne sahip çıkmak, aslında emekçi kadınların birbirine, geleceklerine sahip çıkmasıdır, sorunlarına sahip çıkmasıdır!
Kardeşler, patronlar sınıfı ne kadar uğraşırsa uğraşsın 8 Mart’ımızı unutturmayı, içini boşaltmayı başaramayacak. Bu mücadele günümüzü, kadınlara hediyelerin verildiği, cafcaflı partilerin tertiplendiği, boş nutukların atıldığı bir güne çevirmelerine izin vermeyeceğiz. Hep hatırlayacağız, hiç unutturmayacağız!
Para içinde yüzen patron kadınlarla, sefalete itilen işçi-emekçi kadınların “kadın” kimliği altında aynı kefeye konulmasına inanmayacağız. Gece gündüz çalıştırılan, fazla mesai yapıp ücretini hiç değilse üç kuruş arttırmaya uğraşan işçi kadınlardır. Erkek işçilerle aynı işi yapmalarına rağmen düşük ücretlere reva görülen işçi kadınlardır. Kriz patlak verince işten ilk çıkarılan işçi kadınlardır. Çalışsa da çalışmasa da evin tüm yükünü sırtlanan, yine de emeği görülmeyen işçi kadınlardır. İşyerinde, sokakta taciz gören, evde dayak yiyen, aşağılanan, hor görülen emekçi kadınlardır. İşe giderken çocuğunun üzerine kapı kilitlemek zorunda kalan, ücretinin büyük bir kısmını çocuğunun bakımına ayıran, yoğun mesailer nedeniyle çocuklarını günlerce göremeyen, hamile kaldığında çalışma koşulları düzeltilmediği için düşük yapan ve bunun gibi daha pek çok çileye katlanmak zorunda olanlar yine işçi-emekçi kadınlardır. Patron kadınların işçi sınıfının kadınlarıyla benzerliği olmadığı gibi, işçi sınıfının kadınlarıyla eşit olmak gibi bir dertleri de zaten yoktur.
Bilinmeli ki patronlar sınıfının kadınları, patronlar sınıfının erkekleriyle eşit koşullara sahip olmak istiyorlar. Peki, nedir bu eşit koşullar? İşçileri sömürürken erkek patronlarla yarışabilmek, eğer fırsatı varsa siyasette patronlar sınıfını temsil edebilmek, banka kredileri ve teşviklerde erkek patronlar gibi pay almak, devlete sırtını yaslayıp işçilerin sömürüsünü ebedi kılmak… Üstelik patronlar sınıfının kadınları bu koşulları zaten sağlamış durumdalar. TÜSİAD eski başkanı Ümit Boyner’in, kocası Cem Boyner’den ya da herhangi bir erkek patrondan daha az söz sahibi olduğunu kim iddia edebilir? İşçi sınıfını beraberce sömüren kadın ve erkek patronlar arasında nasıl bir fark olabilir?
Başbakan, işçi kadınları en az üç çocuk doğurmaya ikna etme çabasıyla, zamanımızda çocuk büyütmenin kolay olduğunu iddia ediyor. Çocuk büyütmek kolaysa, neden bu ülkede her yıl 18 bin ölü doğum gerçekleşiyor? Neden 17 bin bebek 1 ayını doldurmadan, on binlerce çocuk 4 yaşına gelmeden ölüyor? Neden okullarda dağıtılan sütten zehirlenen çocukların büyük kısmının ciddi bir biçimde aç olduğu ortaya çıkıyor? Sokaklar, atölyeler neden çalışan cılız çocuk bedenleriyle dolu? Neden işçilerin-emekçilerin çocukları bakımevlerine, cezaevlerine düşüp tecavüze uğruyorlar?
Emekçi kadın kardeşlerimiz,
İşte bu soruların yanıtları biz emekçi kadınların kimle dost, kimle düşman olduğunu gösteriyor aslında. Kadınıyla erkeğiyle patronlar sınıfı, kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfını sömürmek istiyor. Bu düzenin sömürü ve ezilmişlikten başka bize verebileceği bir şey yok. Bu kurulu düzeni devam ettirmek isteyenler bizim acılarımızın devam etmesini isteyen kadın-erkek patronlardır. Bu nedenle bizim dostumuz, kadınıyla erkeğiyle tüm işçilerdir, dünyanın tüm yoksulları, tüm ezilenleridir! Görkemli mücadelelerle bize 8 Mart’ı armağan eden yiğit ve mücadeleci kadınlardır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bizim günümüzdür. Eşitlik, kardeşlik, birlik için mücadele günümüzdür.
UİD-DER Kadın Komitesi tüm emekçi kadınları 8 Mart’a sahip çıkmaya ve UİD-DER çatısı altında mücadelede birleşmeye çağırıyor.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
UİD-DER Kadın Komitesi