
Çalıştığım işyerinde yaşanan bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yaklaşık 4 yıl önce bir işçi arkadaşımız fabrikada iş kazası geçirdi. Hastaneye götürüldüğünde patron iş kazası raporu tutturmadı. İşçi arkadaşımızın da o acı ile iş kazası raporunu tutturmak aklına bile gelmemiş. Geçtiğimiz aylarda patron bu işçi arkadaşımızdan kurtulmak için onu hırsızlıkla itham etti. Bu durumu kabullenemeyen işçi arkadaşımız SGK Müdürlüğüne giderek hem daha önce geçirdiği iş kazasını hem de işyerinin bunu bildirmediğini, ayrıca patronunun bugüne kadar işçilerin sırtından nasıl semirdiğini, SGK primlerinin aldıkları maaş üzerinden yatırılmadığını vb. söyleyerek işyerini şikâyet etti. İlerleyen günlerde işyerine SGK’dan tebligat gönderildi. Bunun üzerine patron işçi arkadaşımızı hakaretlerle işten çıkarttı.
Patron daha sonrasında fabrikada çalışan işçileri toparlayarak, bizlere “o işçi işyerine ve sizlere ihanet etmiştir. Bu kişiye SGK için şahitlik yapan olursa, o kişi ile görüşmeye devam eden olursa, işten atarım” diyerek tehditler savurdu. Ardından “böyle işçileri duyunca bize bildirmeniz, şikâyet etmeniz gerekir” diyerek bizlerden ispiyonculuk yapmamızı istedi. SGK müfettişleri ile görüştüğünü, o işçi arkadaşımızın herhangi bir hak talep edemeyeceğini söyleyerek bizleri kandırmaya çalıştı. Bununla da yetinmedi, sanki az önce tehdit eden o değilmiş de kırk yıllık dostumuzmuş gibi “bundan sonra haftada bir gün toplanıp yemek yiyelim, konuşup sıkıntılarınızı o şekilde çözeriz” dedi. Bizler çok iyi biliyoruz ki patronun derdi bizim sıkıntılarımızı çözmek değil, bizlerin biraraya gelmesini, örgütlenmesini önlemektir.
Biz işçiler patronlara rağmen, onlara inat örgütlenmezsek, patronlar bizleri her türlü kandırıp haklarımızı çalmaya devam ederler. Haklarımızı korumanın ve yeni haklar elde etmenin yolu birbirimize sahip çıkmaktan ve örgütlenmekten geçer.