Merhaba, ben otomotiv sektöründe çalışan bir işçiyim. Geçen aya kadar çalışmakta olduğum işyerimde, ücretlerimizi düşürmek amacıyla bir saldırı yapıldı.
Yeni yıla girmemizle birlikte, işyerindeki tüm işçilerin dikkati bir senedir beklemekte oldukları zam oranlarına kilitlenmişti. Çünkü hayat bir sene boyunca hızla pahalılaşmıştı ve cebimizdeki para erimişti. Yeni yıla girmemizle birlikte yeni zamlar ve yeni vergiler gündemi işgal etmeye başladı. Artan gıda fiyatları bizi bezdirdi. Bu arada müdürlerimiz, zam beklentimizin kötü sonuçlarına, ikiyüzlü bir dille bizi hazırlamaya çalışıyorlardı;“otomotive getirilen ÖTV zammı belimizi büktü... döviz kuruyla beraber maliyetlerimizde artıyor... çok kötü işler, çook!” diyerek ortalarda dolaşıyorlardı. Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi ve komik zammımız açıklandı; brütte %2,5 zam aldık. Maşımıza yapılan bu gözle görülmez zammın şokunu yaşıyorduk ki, bütün işçiler yemekhaneye çağırıldık.
Biz, “herhalde bu rezaleti açıklamaya çalışacaklar” diye düşünürken, onlar daha büyük bir rezaleti açıklamaya koyuldular. Yeni çalışma dönemiyle birlikte, atölyelerde çalışan işçilerin prim sistemini kaldırdıklarını ve bu nedenle uğrayacağımız gelir kaybını telafi etmek amacıyla da bir miktar daha zam yapacaklarını duyurdular. Gerekçe olarak da, prim sisteminin atölyedeki arkadaşlar tarafından kavranamadığını ve otomotiv sektörünün daralmaya başladığını söylediler.
Bizim maaşlarımızı düşürmeyi olası krizlerinin çözümü olarak gören bu açgözlülere bakarak biz de şöyle cevap verdik: Biz tüm bunları neden kabul edelim, bize işe girerken üç ayda bir taam maaşa kadar prim alabileceğimizi söylemiştiniz! Onlar da İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca böyle bir değişiklik yapabileceklerini ama bu değişikliği kabul ettiğimize dair kâğıt imzalamamızın zorunlu olduğunu söylediler. Bu kâğıtları imzalamazsak ne olacak diye sorduğumuzdaysa, “imzalamayanların işten çıkarılacağını” söylediler.
Karar vermek için 6 işgünümüz olmasına rağmen, kimilerimiz işsizlik korkusundan kimilerimiz de kafa karışıklığından dolayı kâğıtları imzaladık. Benimle birlikte 4 arkadaş bu kâğıtları imzalamayarak, bu yapılanların hukuka uysa bile ahlâka uymadığını söyleyerek söz konusu çalışma koşullarını kabul etmediğimizi söyledik.
İmza atan arkadaşlarımız, sonraki altı gün boyunca, bu 4 kişinin ikna edilme sürecine şahit oldu. Bizleri tatlı dille ikna etmeye çalıştılar. Güzel günler göreceğimiz yalanları savruldu. Fakat bizler o kâğıtlara hiçbir zaman imza atmadık. İmza atan arkadaşlarımız, 4 kişinin bile patronlar için ne kadar değerli olduğunu fark ederek, attıkları bu imzalardan zamanla pişman oldu. Çünkü o kâğıtlara hep beraber imza atmadığımızda yapabileceğimiz direniş çok şeyi değiştirebilirdi. Alacağımız zam oranlarını yukarıya taşıyabilir ya da prim sisteminin kaldırılmasını önleyebilirdi.
Sonraki süreçte bu kâğıtları imzalamayan 4 işçi, müdürlere ve insan kaynakları görevlilerine çok zor zamanlar yaşattık. Önümüze çıkartılan hiçbir kâğıdı etraflıca düşünüp UİD-DER’e danışmadan imzalamadık.
Şirketin yaptığı kıdem tazminatı hesabını kabul etmedik. Çünkü şirket kıdem tazminatı hesabını giydirilmemiş brüt ücret üzerinden hesaplamıştı. Bize “biz böyle hesaplıyoruz” dediler. Biz de onlara İş Kanunu’ndaki maddeleri göstererek; “primlerimizi, servis ücretimizi, yemek ücretimizi ve diğer tüm yan ödemeleri de brütümüze giydirerek hesaplayacaksınız, yoksa biz bu farkları faiziyle geri almasını biliriz” dedik. UİD-DER’in de yardımıyla giydirilmiş kıdem tazminatı hesabının nasıl yapıldığını onlara gösterdik. Ücret farklarımızı “mahkemeye başvurmaya gerek kalmadan” şirketten tahsil ettik. Sonra bize; bir yanlışlık olduğunu ve bundan sonra kıdem hesabını giydirilmiş brüt üzerinden yapacaklarını söylediler. İmzaladığımız tüm evraklara “tüm kanuni haklarım saklıdır” yazarak, açabileceğimiz diğer olası davaları onlara hatırlatarak müdürleri endişelere zerk ettik.
Biz bu yaşadığımız süreçten şunları çıkarttık: patron maaşlarımızı ya da çalışma koşullarını bizim rızamız olmadan değiştiremez ve bu saldırılara karşı durabiliriz. Ayrıca işten çıkarıldığımız takdirde hakkımız olan kıdem tazminatının sadece brüt maaş üzerinden değil giydirilmiş brüt maaş üzerinden hesaplanması gerektiğini öğrendik. Her şeyin mahkeme yoluyla halledilemeyeceğini ve 4 işçinin bir araya geldiğinde dahi haklarını nasıl alabildiğini gördük. O yüzden buradan tüm arkadaşlarımızı örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz!