Soma’da meydana gelen maden faciasının ardından, bütün medya ve sosyal medyanın yönü Soma’ya çevrildi. Tüm burjuva TV kanallarında konu tartışılmaya başlandı. Köşe yazarları Soma’yı köşelerine, siyasetçiler gündemlerine taşıdılar. AKP hükümeti ve onun medyası, her zamanki gibi “işçiler ölmüş de ne olmuş önemli olan bizim iktidarımızın geleceği” tutumu aldılar.
Başbakan önce “fıtrat” dedi ve fakat gelen baskılar sonucunda üçüncü gün geri adım atarak sık sık sorumluların bulunacağını ve cezalandırılacağını söyledi. Sanki kendisi başka bir gezegende, bir ülkenin başında. Oysa bu ülkede her ay yaklaşık yüzün üstünde işçi iş cinayetlerinde ölüyor. Tüm kazalara karşı önlem alınabilir diye haykırdık biz. Bununla ilgili imza kampanyası düzenledik. Yüz bini aşkın imzayı, işçi mahallelerinden fabrikalardan topladık. Stantlar açtık. Gece gündüz ter akıttık. Toplanan imzaları Meclis’e ulaştırdık, sesimizi ve protestomuzu duyurmaya çalıştık. Ama burjuva basın oralı olmadı. Çünkü onlar efendilerinin sesini dile getirirler. Onların derdi ölen işçiler değil, iktidar kapışması ve ranttır.
AKP karşıtı medya da tam bir iki yüzlülükle, sırf AKP’yi sıkıştırmak için Soma’yı kullanmaya başladı. Oysa iş kazaları sürekli devam ediyor, her üç ayda bir Soma faciası yaşanıyor. Bunların derdi iş cinayetleri olsaydı, her ay ölen onlarca işçi için mücadele ederlerin sesi olurlardı. Öyle bir dertleri olmadığı çok açık. Bizler örgütlü işçiler olarak diyoruz ki, burjuva medya ve siyasetçileri bizim derdimize derman olamazlar. Bizim, kendi göbek bağımızı kendimizin kesmesi gerekiyor, başka çaremiz yoktur. Bunu da ancak örgütlenerek başarabiliriz.