
Gıda üretiminde çalışan bir işçiyim. Yoğun çalışma temposu içinde günde iki kez 15 dakikalık çay molamız var. Bir iki makine kapanır, bizler de üçer beşer çay molalarına çıkarız.
Çay molalarında sendika temsilcimizin aldığı iki gazete masalarda durur. Kimi işçiler bu gazeteleri okuyarak çeşitli tartışmalar başlatır. Bu tartışmalarda işçiler çoğunlukla ikiye bölünür, AKP ve CHP’nin yapıp ettiklerini konuşup tartışmaya başlarlar. Kimisi dünya lideri olarak gördüğü Erdoğan için “bakın bugün ne yapmış” diyerek iktidarı överken, diğer işçiler de muhalefetin söylediklerini tekrarlar. Bu durum tam bir kör düğüşüne döner. Küsen, tartışan, ağız kavgasına giren, birbirini şikâyet eden ve hatta küfürleşmelere kadar varan durumlarla karşılaşırız çay molalarımızda.
Biz bir gurup işçi ise her fırsatta işçilerin taleplerini gündeme getirerek farklı bir tutum alıyoruz. İşçilerin AKP ve CHP ikilemine düşmeden, kendi sınıf çıkarları teminde kendi sorunlarına ilgi duymasını sağlamaya çalışıyoruz. Düşük ücret, emeklilik yaşının yükselmesi, paralı sağlık, ödediğimiz vergilerin yüksek oluşu ve haksız savaşlara kadar pek çok konuda işçi arkadaşlarımızla konuşuyoruz.
Patron partilerinin kendi gündemleriyle molalarımızı işgal etmesi, aslında ne denli örgütlü olduklarını gösteriyor. Biz de işçilerin taleplerini, çıkarlarını dile getirerek kendi örgütlülüğümüzü büyütmeye çalışacağız. Düzen partilerinden işçilere bir hayır gelmez. Biz işçiler bağımsız örgütlenip haklarımız için mücadele etmeliyiz.