
Klişe sözler söylemeden yazmak istiyorum. Hissettiklerim çok yoğun olduğu için hemen cümleye aktaramıyorum. 15-16 Haziran etkinliğimiz yaklaşırken provalarda hep düşündüğüm şey bu etkinliğin hakkını verebilmekti. Ben, etkinliğin hakkını verebildiğimizi düşünüyorum.
İşçiler, daha önce kendilerini bu denli önemseyen bir kurumun olmadığını ve gerçek bir işçi etkinliği gördüklerini söylediler. Davet ettiğim bir arkadaşım “ben de o topluluğa katılmak istiyorum, haberin olsun” dedi. İş arkadaşlarımın diğer birkaçı ise “sen bize müzik var deyince biz konser anladık, sen resmen bizi mücadele eden bir örgütün içine getirmişsin, hiç belli etmedin” dediler. İçlerinden bir tanesi bana “artık böyle bir kurumun içindeysen bizim işyerine sendika şart oldu” dedi. Ben de yalnız olmadığımızı, böyle bir ihtiyacı fark ettiyse o zaman elbirliği ile örgütlenebileceğimizi anlattım. Olumlu tepki verdiler.
Sahneden insanların bakışlarını gördüm. Herkes yüzünde gülümseme ile bakıyordu. Kimi zaman duygulanıp ağlayanları da gördüm. Şarkı söylerken ben de çok duygulandım. Daha fazla çaba sarf etmem gerektiğini derinden hissettim. Her şey çok doğal geçti. Yoğun iş temposu ve baskılarla yüz yüze olan işçilere bu etkinlik ilaç gibi geldi diye düşünüyorum.
UİD-DER çetin yollarda yürüyerek mücadeleyi büyütüyor.