Tüm UİD-DER’li işçi kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. 15 Haziran akşamı ortaya koydukları görkemli etkinlik için hepsine teşekkür ediyorum.
UİD-DER’in 15 Haziranda Kartal Meydanı’nda düzenlediği 15-16 Haziran etkinliğinde ben de görev aldım. Doğrusunu söylemek gerekirse hem sınıfımla hem de mücadele örgütüm UİD-DER’le bir kez daha gurur duydum. Canla başla çalışma sabahtan başladı. Alan, taleplerimizin yer aldığı pankartlarla süslendi. Kürsü kuruldu, dev bir ekran kuruldu. Provalar yapıldı. Çaylar hazırlandı. Arılar gibi hünerliydik. Neşeliydik. Tüm hazırlıklarımızı heyecanla tamamladık ve işçi kardeşlerimizi beklemeye başladık.
Program saati geldiğinde genç-yaşlı, kadın-erkek, sendikalı-sendikasız, çalışan-işsiz, tanıdık-tanımadık… Öyle çok insan vardı ki meydanda. Herkes ekrandaki belgesel videoları izliyor, sunumu büyük bir merakla dinliyor, şiirleri coşkuyla alkışlıyor, şarkılara heyecanla eşlik ediyordu. Bir an durup bu heyecanlı kalabalığa baktım. İnançla parlayan gözleri, havadaki yumrukları ve hep birlikte açılıp kapanan ağızlarıyla yüzlerce işçi kardeşim gözlerimin önündeydi. Bu görüntü hafızama kazınıncaya kadar insanları izledim. Kendi kendime “UİD-DER’in gücü işte burada” dedim. “UİD-DER, biz işçilerin hem kendimize hem sınıfımıza güvenmesini sağlıyor. Bizlere ne kadar güçlü bir sınıfın parçası olduğumuzu hissettiriyor. Bize birlik olma ve mücadele etme azmi veriyor.”
İşte böyle düşündüm insanlara bakarken ve bu mücadeleye emek verenlerden biri olduğum için kendimle gurur duydum. Sonra yeniden sahneye döndüm ve UİD-DER Müzik Grubunun içimize işleyen ezgilerine ben de coşkuyla katıldım: İşçiyiz biz, haklıyız biz, hakkımızı alacağız. UİD-DER’de örgütlenip daha güçlü olacağız.
Etkinlikten sonra davet ettiğim işçi kardeşlerimin coşkulu övgülerini mutlulukla dinledim. Onları bu emeğin bir parçası olmaya davet ettim. Ertesi gün işyerime 15-16 Haziran etkinliğinin bana verdiği enerjiyle gittim.