
Bursa Karacabey’de üretim yapan Nestle fabrikası, 28 işçiyi işten attı. İşten atılan işçiler, “Ekmeğimiz için, çocuklarımız için şimdi mücadele zamanı!” diyerek direnişe başladılar. İşçiler, işten atılmalarının iki sorumlusu olduğunu, birinin Nestle yönetimi diğerinin ise işyerinde örgütlü Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş olduğunu söylüyorlar.
Nestle’de toplu sözleşme görüşmeleri yaklaşık altı ay önce başladı. Bu süreçte işçiler kendi toplu sözleşme maddelerini bir taslak halinde sendikaya ilettiler. Ancak işçilerin talepleri dikkate alınmadı ve toplu sözleşme imzalandıktan sonra bu süreçte aktif görev almış 35 işçi idari izine çıkartıldı. Bu iznin işten atma anlamına geldiğinin farkında olan işçiler, izin süresi boyunca işyeri önünden ayrılmadılar. Nitekim izin süresinin dolduğu 7 Temmuzda 28 işçi işten atıldı.
Evrensel’den Vedat Yalvaç’a konuşan işçiler, işten atılmalarında sendikacıların rolü olduğunu ifade ediyorlar. İşçiler, patronun kendilerine gönderdiği tebligata dikkat çekiyorlar. O tebligat şöyle: “İşyerimizde bulunan ve örgütlü olan Öz Gıda-İş Sendikası ile 2014-2015 dönemi için başlatılan ve rekor zam ile sonuçlanan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri sırasında negatif tutum ve davranışlarınız ile çalışanlarımızı etkilemeye çalıştığınız, sendika ve işyeri tekliflerinin dahi işçilere ulaşmasına engel olduğunuz, çalışanlarımızı işyerinde grev uygulamasına mutlaka geçilmesi yolunda yönlendirdiğiniz, idari izinli olduğunuz dönemde dahi işyerimizin otopark alanı önünde toplanarak çalışanlarımızı etkilemeye çalıştığınız, yazılı ve görsel medya ile sosyal medya da yine asılsız haberler çıkmasına sebep olduğunuz, çalışanlarımızın rapor almak suretiyle işe gelmemeleri yönünde etkilemeye çalıştığınız, sonuçta işyerinde mevcut çalışma ve huzur ortamını bozucu davranışlar sergilediğiniz anlaşılmıştır.”
Nestle’de 11 yıldır çalışan ve işten atılan Emrah Daştan, önceki sözleşmelerde de Öz Gıda-İş’in patronun dayattığı taslağa imza attığını dile getirdi. Bu sözleşme sürecinde itiraz ettiklerini belirten Daştan, şöyle konuştu: “Çalışanların % 90’ı ilk defa sendikaya itiraz etti. Sendika her defasında patronla anlaşma yolunu seçti. Bizim baskılarımız sonucu grev kararını notere gönderdiğini ve 2 Temmuzda greve çıkacağımızı söyledi.” Ne var ki greve çıkılmamış ve sözleşme imzalanmış. Daştan “Sendikanın işçilerin taleplerini göz ardı ederek, taslakta bulunan ve hiçbirimizin kabul etmediği 59 maddenin altına imza attı” diyerek tepki gösteriyor.
11 yıllık bir işçi olan ve operatör olarak çalışan Serkan Yücel ise, işten atılan işçilerin taslak oluşturma sürecinde aktif rol almış işçiler olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Hemen sendikamızı aradık. Çünkü patrona karşı işçinin avukatıdır sendika. O gün fabrika önüne gelen Öz Gıda-İş Bursa Temsilcimiz Yalçın Kaya içeri girdi. Biz de bizim için geldiğini düşündük ki, dışarı çıktı, ‘Sözleşme hayırlı olsun’ dedi.”
Toplu sözleşmede 235 lira net zam ve ayrıca her yıl için 7 lira kıdem farkı istediklerini, işverenin ise 210 lira verdiğini, ancak sözleşmenin 58 maddesinin kendileri açısından kabul edilemeyeceğini dile getiriyorlar. Sendikacıların direnişe sahip çıkmadığına ve hatta ortalarda görünmediklerine dikkat çeken işçiler, sendikacıları görevlerini yapmaya çağırıyorlar. 11 yıllık işçi Ercüment Tezel, işçileri işbirlikçi sendikacılara karşı mücadeleye çağırıyor: “Tüm işçileri böylesi sendikalardan istifa etmeye, işçiden yana olmayan, patronla işbirliği içerisinde olan sendikaları fabrikalarda barındırmamaya çağırıyorum.”
Nestle işçilerinin durumu da ortaya koyuyor ki, işçiler taban örgütlülüklerini güçlendirip sendikalarına sahip çıkmadıkları müddetçe, işçilerin mücadele örgütü olması gereken sendikalar, bürokratların elinde patronlarla işbirliğinin aracı olmaya devam edecekler. Bürokrat sendikacıları sendikalardan defedip sendikaları işçilerin mücadele örgütlerine dönüştürmek ise, ancak kararlı, örgütlü ve militan bir mücadeleyle mümkündür.