issizlik_4.jpg [1]
2014 Nisan ayı işsizlik oranları açıklandı. Buna göre genel işsizlik %9 olarak gerçekleşirken, tarım dışı işsizlik %10.8, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç işsizlik ise %15.5 olarak gerçekleşti. 2013’ün Nisanında işsizlik %8,7 oranında gerçekleşmişti. Böylece geçen yılın aynı ayına göre işsizlik oranı %0,3 puan, işsizlerin sayısı ise 213 bin artarak 2 milyon 579 bin kişiye yükseldi.
Ancak bu oranlar gerçek işsizlik verilerini ortaya koymuyor. Çünkü AKP, TÜİK eliyle işsizliği saklamaya çalışıyor. Bu doğrultuda bazı hileli yöntemlere başvuruluyor. Meselâ geçen seneye kadar TÜİK, bir kişinin işsiz sayılması için işsiz kaldıktan sonra, son üç ay içerisinde iş arama kanallarının en az birisini kullanmış olmasını ve iki hafta içinde ise işbaşı yapabilecek durumda olmasını esas alıyordu. Fakat bu durum değiştirildi ve “son üç ay” kuralının yerine “son dört hafta” kuralı geçirildi. Yani bir ay içinde iş arama kanallarını kullanan ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek olan kimseler işsiz sayılmaya başlanırken, bunun dışında kalanlar işsizler kategorisinin dışına atıldı. Daha da açarsak, eski sistemde son bir aydan üç aya kadar başta umutsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle iş arama kanallarından birini kullanmayan, ama işe başlamaya hazır kimseler işsiz sayılırken, yeni yöntemle bunlar işsiz sayılmamaya başlandı.
Bu şekilde, AKP’nin emrine amade TÜİK, kaşla göz arasında işsizliği aşağı çekmiş oldu. Gerçekte ise işsizlik azalmadı, tersine arttı. DİSK-AR’ın araştırmalarına göre umutsuz olanlar da eklendiğinde işsizlik oranı %9’dan gerçek düzeyi ifade eden %15,9’e yükseliyor. İşsizlerin sayısı ise 2 milyon 579 binden 4 milyon 944 bine çıkıyor. Araştırmaya göre, kendine uygun tam zamanlı bir iş bulamadığı için haftada bir saat bile olsa karın tokluğuna çalışanların, çalıştığı işten memnun olmayıp değiştirmek isteyenlerin sayısı 1 milyon 253 bindir. Çaresizler, umutsuzlar ve resmi işsizlerin toplam sayısı 6 milyon 197 bindir. Geniş istihdam içindeki payı ise % 19,9’dur.
Tüm bu veriler, gerçek işsizliğin TÜİK’in hileli çuvalına sığmadığını gözler önüne seriyor. İşsizlik giderek tırmanırken, ters orantılı olarak iş saatleri uzatılmaktadır. İşyerlerinde iki üç işçinin işini tek bir işçi yapmakta ve ücretler de düşürülmektedir. İşçilerin alım gücü hızla gerilemektedir. Bu durum iş saatlerinin düşürülmesi ve ücretlerin yükseltilmesi mücadelesinin ne denli önemli olduğunu ve aslında sermaye sınıfını oldukça zorlayacak başlıklardan biri olduğunu da ortaya koymaktadır.