
Ben otomotiv sektöründe çalışan bir işçiyim. Bizim işyerinde her ay hiç aksamayan bir sorunumuz var. Hiçbir zaman ücretlerimiz tam yatmaz ve mutlaka hesabımızı kendimiz yapıp düzelttiririz. Tabii patron vekilleri olan müdürler de bizi gördüklerine pek sevinmezler. Çünkü biz paramızı eninde sonunda almayı başarıyoruz.
Yeni bir ayın ilk günlerinde maaşlarımızı alır almaz kimimiz hiç şaşırmadan alıştığımız için hesabımızı yapıyoruz. Artık belirli kişilerin maaşı düzenli hesaplanmaya başlarken yeni gelenlerin maaşından kırpmalar devam ediyor her zamanki gibi. Arkadaşlarımızdan birileri maaşını hesaplıyor ve eksik olduğunu fark edince haklı olarak bağıra çağıra idare binasına gidip muhasebeci arkadaşla tartışıyor. Ne olması gerektiğini, kaç saat mesaiye kaldığını en ince detayına kadar gösterip 30 liranın neden kesildiğini soruyor. Tabii işçi bilinçli ve hesabını bilen biri çıkınca muhasebe sorumlusu cevap veremiyor ve öfkeleniyor: “Ne yani, 30 liranın peşine mi düştün, bana bunun lafını mı ediyorsun?” diye sanki suç işlemiş gibi bir de arkadaşımızı azarlıyor. Arkadaşımız kendisine haksızlık yaptığını ve gerekirse Alo 170’i arayacağını söyleyince hemen konuyu çevirip “bir yanlışlık olmalı, tam olarak anlayamamıştım seni, öyle birden gelince…” diyerek bu sefer yaptığı hatayı kabul etmek zorunda kaldı. Arkadaşımızın ısrarı ve takibi üzerine kesilen ücreti hesabına yatırıldı.
Görüyorsunuz değil mi arkadaşlar? Bizi hakkımız olanı isterken nasıl suçlayıp sınıyorlar. Hâlbuki muhasebede çalışan arkadaşımız da işçi olmasına rağmen kime, niçin hizmet ettiğini düşünemiyor. Ama yaptığı yanlış da gün gibi ortadadır. O da bizim gibi bir işçi olmasına rağmen, örgütsüz ve bilinçsiz olduğu için patronların oyununa geliyor. Bu davranışı ofis işçisi arkadaşımıza yaptıran patrondur. Çünkü işçinin en meşru hakkını bile vermekten kaçınmaktadır. Ama ofis işçilerinin kendi yaşamlarını sorgulaması ve bizlerin yanında yer alması gereklidir. Biz yaşanan tecrübelerden çok iyi biliyoruz ki, patron bugün sırtını sıvazlayarak kullandığı işçiyi menfaatler ters düşünce yarın kapıya koyar. Bu yüzden biz işçiler kendi sınıf kardeşlerimize değil sınıf düşmanlarımıza kılıcımızı bilemeliyiz. Ofis işçilerinin biz üretim işçilerine karşı davranışları doğru değildir. Bütün üretim işçileri gibi ofis işçileri de yaşam koşullarından şikâyetçidir fakat örgütsüz oldukları için kendilerini bizden soyutlayıp ofislerinde çalıştıkları patronların hayatlarına özenmektedirler. Biz işçiler için tek gerçek, birlikte örgütlenip patronlara karşı yaşam savaşımızı birlikte verebilmektir.