
Katil İsrail devletinin saldırıları altında can veren, yaşamları parçalanan Filistin halkıyla dayanışmak için UİD-DER’in eylemleri devam ediyor. Çeşitli eylemler ve yürüyüşlerle İsrail zulmünü, Türkiye’nin, İsrail ile askeri ve ticari ilişkilerini sürdürmesini ve Rojava’da IŞİD’i Kürtlere saldırtan AKP hükümetine karşı protesto eylemlerimiz sürüyor.
UİD-DER’in Kıraç ve Esenyurt’ta gerçekleştirdiği bildiri dağıtımlarında, Filistin halkının yaşadığı acıların Türkiyeli emekçileri de derinden etkilediğini gördük. İlk olarak Esenyurt Depo mevkiinde bir araya gelerek mahalle içinde yürümeye başladık. “Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!” ve “Filistin Halkı Yalnız Değildir!” yazılı dövizlerimizle, işçi kardeşlerimizi bu zulme ve kapitalist devletlerin katliamlara göz yummasına karşı birlik olmaya çağıran konuşmalarla bildirilerimizi dağıtmaya başladık. Pek çok farklı kesimden işçilerle karşılaştık. Göçmen işçiler de bunlardan bazılarıydı. Türkî cumhuriyetlerden ve Balkanlardan göç etmiş olan işçiler, bizi fark ettiklerinde şaşırdılar. Yanlarına gittiğimizde bize Filistinli çocuklara reva görülen katliamlara ne kadar üzüldüklerini anlatılar. Bildirilerimizi hemen okumaya çalışan kadın göçmen işçilerin sözleri; sermaye düzeninin onları göçe zorlayıp, bilmedikleri topraklarda yaşam savaşına sürüklediğini ve derin bir umutsuzluğa mahkûm ettiğini anlatıyor. Göçmen kardeşlerimiz diyor ki “O çocuklar yerine keşke biz ölseydik. Bizim geleceğimiz yok, onların bir geleceği vardı.”
Dağıtım boyunca buna benzer tepkilerle karşılaştık. Bize teşekkür edenler, alkışlayanlar, tezahürat yapanlar oldukça fazlaydı. Filistin halkının acıları farklı kesimlerden işçilere aynı duyguları yaşatmıştı. Bizle konuşmak, soru sormak isteyen işçiler oldu. En çok sorulan “İsrail Filistin’e neden saldırıyor?” ve “Rojava’ya ne olacak?” sorularıydı. Rojava konusunda sohbet ettiğimiz bir Kürt kardeşimiz, vicdan sahibi olan herkesin İsrail’in Filistin halkına yönelttiği zulme de IŞİD’in Ortadoğu halklarına ve Rojavalı Kürt halkına saldırılarına da karşı durması gerektiğini söyledi. Biz de vicdanlı olmanın çok önemli olduğunu fakat acı içinde kıvranan halkların yaşadıklarına son vermeye yetmeyeceğini, bilinçli ve örgütlü olmanın gerekli olduğunu dile getirdik. UİD-DER içerisinde örgütlenen farklı milletlere ve mezheplere mensup işçilerin bu örgütlülük sayesinde ırkçılıktan, milliyetçilikten kurtulabildiğini; dünyanın tüm zalim egemenlerine karşı ezilenlerin yanında durmayı örgütlenmeden başaramayacağımızı konuştuk.
Kıraç’ta da benzer şekilde yürüttüğümüz bildiri dağıtımımız boyunca şunu haykırdık. “Filistin halkının tek gerçek dostu, dünyanın tüm ülkelerindeki işçi ve emekçilerdir. İsrail devletine geri adım attıracak olan da ancak güçlü bir uluslararası tepki olabilir. Tüm işçiler ve emekçiler Filistin halkının yanında olduklarını katil İsrail devletine ve onun hamiliğine soyunan emperyalist güçlere göstermelidir.”