
Tuzla’da kumaş boyama fabrikasında çalışan genç bir işçi, gece vardiyasında çalışırken iki ayrı kimyasalın karışımıyla oluşan patlamada yandı. İşçi kardeşimiz, iş güvenliği önlemlerinin sıfır olduğu fabrikada başına geleceklerden habersizdi. Sık sık iş kazalarının yaşandığı bu fabrikada patronlar işçilerin hayatını zerre kadar umursamıyor. Elin kesilmesi, kolun makineye sıkışması ve buna benzer birçok iş kazasının yaşandığı işyerinde işçilerin canından olması an meselesi.
Gece vardiyasında işçinin aynı anda dört makineye birden bakmak zorunda bırakıldığı yetmiyormuş gibi, kimyasal bölümüne de bakması isteniyor. Yoğun tempoda çalıştıktan sonra iş bitimine yakın yaşanan iş kazası işçinin hatasıymış gibi anlatılıyor. Yazın sıcağında havalandırmanın olmadığı ve hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı bu fabrikada, işçilere eğitimler kâğıt üzerinde verilmiş gibi gösteriliyor. Bu fabrikada iş güvenliği uzmanlarının işçilere ne yazık ki hiçbir faydası yok. İşçilerin değil patronun çıkarını kolluyorlar.
Bizler iş kazaları yaşandığında suçluyu dışarıda aramamalıyız. Biz suçluyuz! Evet, örgütsüz ve dağınık olduğumuz müddetçe işçiler ölmeye veya iş kazalarında sakat kalmaya devam edecek. İşçi güvenliğini maliyet olarak sayan patronlar, hiçbir zaman insafa gelmeyecek. Biz işçiler hayatlarımızı onların insafına bırakmamalıyız. İşyerlerimizde pamuk ipliğine bağlı olan canımızı ancak örgütlü mücadelemizle koruyabiliriz.