
İş kazaları bitmek bilmiyor. Çalıştığım fabrikada iş kazalarının sayısı günden güne artıyor. Bir haftada üç işçi iş kazası mağduru oluyor. Bazen de aynı günde iki işçi ağır şekilde iş kazası geçiriyor. Fabrikada iş güvenliği adına hiçbir şey yok. İş kazaları olunca patronun vekilleri özel hastaneye götürerek iş kazasının üstünü örtüyorlar. Kimi iş kazalarında hastaneye bile götürmüyorlar. İşçilerin derinden kesilen bileklerini ve ellerini bezle bağlayıp geçer diyorlar. Yaranın üzerine bezi bağlatıyorlar bakıyorlar kan durmuyor, ondan sonra özel hastaneye götürüyorlar. Patronun ve patron vekillerinin ciddiye almadıkları kesiklere 8 dikiş atılıyor. Bu yetmezmiş gibi işçi arkadaşların raporlu günlerini utanmadan ücretlerinden düşüyorlar, sigorta primlerini yatırmıyorlar. Patronlar işçilerin kanı üzerinden sermayelerini büyütüyorlar. İşçi ölmüş mü sakat mı kalmış umurlarında değil. Patronlar biz işçileri insan yerine koymuyorlar. Biz işçiler insanî olmayan çalışma koşullarına karşı koymak zorundayız. Fabrikalarda güvencesiz ortamdaki çalışmalara sesimizi çıkarmak zorundayız. Gözümüzün önünde işçi arkadaşlarımız iş kazalarında hayatlarını kaybediyor, sakat kalıyor ve yaşamları mahvoluyor. Neden biz işçiler patronların kârı uğruna ölelim ya da sakat kalalım? Biz işçiyiz, fabrikalara ölmeye değil çalışmaya gidiyoruz. Unutmayalım her şey biz işçilerin elinde. Çünkü üreten ve yaratan biziz, işçiler üretmezse patronlar hiçbir halta yaramazlar. Gelin birleşelim, örgütlenelim ve patronlara gücümüzü gösterelim. Biz insanız, insan gibi çalışmak ve yaşamak istiyoruz. Bir avuç azınlığın işçilerin yaşamlarını genç yaşta söndürmesine izin vermeyelim.